“Yüzyıllarca Müslümanlar Hindistan’ı nasıl yönettiler” sorusuna ilk cevabımız, “Müslümanlar aralarında ihtilaf yoktu” olmuştu… İhtilafın Müslümanlar arasına nasıl girdiği konusuna başlamadan önce” ittifak nasıl oluştu” sorusuna cevap bulmaya çalışalım. İhtilafın bazısı rahmetse, bazısı felakettir. Biz burada rahmet olan, kaderi olan ihtilaf hakkında konuşmak yerine felaket olan, aradaki muhabbeti azaltan ihtilafı açıklamaya çalışacağız.
Müslümanların arasını bozmak için ilk oynanan oyun: Fıkıhtaki rahmet olan ihtilafı felaket haline getirmekle oldu. Bunu üçüncü makalemizde konuşacağız, inşallah. Mezhepler birlik remzidir Hindistan’a ilk gelen mezheplerden biri Hanefilik’tir. Muhammed bin Kasım fetihlerinden sonra çok sayıda Hindistanlı gayrimüslim İslam’ı kabul etti. Yeni Müslümanlar Hanefi fıkhı yoluyla İslam’ı öğrenmişlerdir. Hicri 228 de Abbasi halifesi Vasik Billah Hindistan’a oradaki Müslümanlar hakkında bilgi almak için adamlarını göndermiştir. Onlar Hindistan’daki Müslümanların Hanefi olduklarını halifeye söylemişlerdir. Navap Sıddık Hasan Han, Mesalik-ul Memalik’ten şöyle naklediyor: ‘’Seddi İskender muhafızları (Hindistanlılar) de Müslümandırlar ve Hanefi fıkhındadırlar. Onlar Arapça ve Farsça da konuşurlar ama Abbasi halifeliği hakkında bilgileri yoktur.’’ Başka bir kitapta Hicri 375 yılda Hindistan’ın Multan bölgesindeki Müslümanların çoğu Hanefi oldukları nakledilmiştir: (Hicri 375 yılları civarında) Multan bölgesindeki Müslümanların çoğu Hanefiydi. (‘’Ahsen-ut takasim fi marifet-il akalim’’ ‘’Abi Kavser’’ 38. Sayfa nakli ile). Meşhur Hint tarihçisi Molla Muhammed Kasım, Miladi 1474 yılının vakıasını şöyle naklediyor: ‘‘Ahmedabad’ın hakimi Sultan Mahmut Baykara (h.916 v.) Sinde hamle etti. Oradaki bazı insanlar gösteri için yalandan İslam’ı kabul ettiler ama Sultan onların reislerini Müslümanlara teslim etti ve onlara Hanefilik fıkhı esasında Peygamber aleyhisselamın sünnetlerini öğretmeyi emretti. ’’ (Tarihi Ferişte 4. Cilt, 413. sayfa)
Hint diyarında İslam’ın yayılmasında tasavvufun etkisi büyüktür. Tasavvuf tarikatlarından özellikle Nakşibendilik tarikatının etkisi büyüktür. Nakşibendilik tarikatı şeyhlerinin çoğu Hanefi’dirler. Şehzade Dara Şüküh kendi kitabı ‘‘Sefinet-ul Evliya’da Hoca Bahaddin Nakşibendi zikrine şöyle yazıyor: ‘‘Bu tarikat şeyhlerinin ekseri Hanefi mezhebindedirler’’. (‘‘Sefinet-ul Evliya’’ 11. sayfa).
Hicri 5. Asır :
Hicri 5. yüz yılda Hint kıtası için büyük bir fırsat ve nimet yüz yılı oldu. Bu yüzyılında Orta Asya ve Afganistan’dan ehli sünnet Müslümanlar İslam tebliği ve yayılması için Hindistan’a göç ettiler. Birinci tabaka: 1.Şeyh Fahreddin Hüseyin Zincani (h. 431 v.) 2.Şeyh İsmail Muhendis Lahuri (h. 448 v.) 3.Ali Hacviri Gaznevi (h. 400-464) Bu üç büyük şahıs ehli sünnet tasavvuf şeyhleridir. Onların davet ve tebliğ çalışmaları sonucu binlerce insan İslam’ı kabul etti. İkinci tabaka: 1.Sultan Nasiriddin Sabagtegin Gaznevi (h. 387 v.) 2.Mahmut Gaznevi (h. 360-422) Bu tabakadaki iki şahıs sultanlardır. İkisi kendi fetihleri ile Hindistan’da Müslümanların çoğalması ve İslam’ın yayılması için büyük katkı sağladılar. Bu iki tabaka da Hanefi Ehli Sünnet’tirler.
Hicri 6. Asır:
Hicri 5.yüz yılın sonunda Müslümanların gücü zayıflamıştı. Ama 6. Yüz yılında öğle şahıslar yetişti ki, İslam’ın yayılmasında ve Müslümanların güçlenmesinde etkin rol oynadılar. Birinci tabaka: 1.Ebu’l-Hasan Bahtiyar bin Abdullah Hindi (h. 524 v.) 2.Şeyh Şahabettin Süherlerdi halifesi Şeyh Kadı Hamideddin Naguri (h. 515 – 625) 3.Hoca Osman Haruni halifesi Hoca Muinuddin Çişti Ecmiri (h.526-633) 4.Şeyh Ebu’l-Hasan Ali bin Ömer muhaddis Lahuri. Bu büyük âlimler ve tasavvuf şeyhleri İslam’ın yayılmasında değerli hizmet gösterdiler. Çok sayıda insanlar onların vesilesi ile İslam’ı kabul ettiler. İkinci tabaka: 1.Sultan Şehabittin Muhammed Ğavri (h. 602 v.) 2.Sultan Qutbettin Aybek (h. 607 v.) Bu iki sultan Müslümanları siyasi ve iktisadi olarak güçlenmelerine vesile oldular. Yukarıda zikri geçen iki tabaka mensupları da Hanefi’dirler.
Hicri 7. Asır: Bu yüz yılda İslam davetçilerinin çoğunun tasavvuf şeyhleri olduklarını görebiliriz. Birinci tabaka: 1.Hoca Kutbettin Bahtiyar Kaki (h. 505-633) 2.Hazret Baba Ferideddin Mesut Genç Şeker (h. 606-664) 3.Hazret Bedreddin Gazveni (h. 657 v.) 4.Hamideddin Naguri (570 – 677) 5.Hoca Aladdin Ali Ahmed Sabir Keliri (690 v.) 6.Şeyh Bahaddin Zekeriya Mulltani (560-666) 7.Şeyh Rıdaddin Hasan San’ânî Lahuri (577-650) 8.Şeyh Celalettin Tebrizi (642 v.) 9.Şeyh Burhaneddin Balhi (h. 687 v.). İkinci tabaka 1.Sultan Nasıreddin Qabace (622 v.) 2.Sultan Şemsiddin Eltemiş (633 v.) 3.Sultan Giyaseddin Belben (685 v.) 4.Sultan Celalettin Balhi (695 v.) Bu tarihe kadar olan ulema ve ümeranın geleneksel Hanefi mezhebinden olduğunu görebiliriz. Aklınıza şu gelmemelidir; Burada Hindistan’da mezhepçilik yapmak amacıyla bu bilgileri size aktarmıyorum ancak Hint tarihinde İslam’ın yayılmasına ve güçlenmesine Hanefiler çokça çaba göstermiş olduklarını ifade ediyorum. Bir sonra ki makalemiz sizi daha çok şaşırtacak diye düşünüyorum.
Kasım ADİL (Mamer Akademik Kurul Üyesi)
fotoğraf: Cuma Mescidi (Delhi)