Bağımsızlık Sonrası Özbekistan

Gulrukh Dadakhon Khasan  (Karabük Üniversitesi Lisansüstü Eğitim Enstitüsü, Uluslararası İlişkiler Ana Bilim Dalı, Yüksek Lisans Öğrencisi) [1]

Özet

Özbekistan, Sovyetler Birliği’nin dağılmasıyla 1990 yılında egemenliğin ardından 31 Ağustos 1991 tarihinde bağımsızlığını ilan etmiştir. İsmi sonradan Halk Demokratik Partisi olarak değiştirilen Sovyet döneminden kalma Özbekistan Komünist Partisi Başkanı İslam Kerimov cumhurbaşkanı olmuştur. Ülkenin yönetim şekli laik demokratik cumhuriyet olmuş ve 8 Aralık 1992 senesinde anayasa kabul edilmiştir. Kuvvetler ayrılığına dayanan yasama, yürütme, yargı erklerinin birbirinden bağımsız olduğu başkanlık sistemi benimsenmiştir.

SSCB ortadan kalkmış olmasına rağmen Sovyet yönetim sistemi, Özbekistan da dahil olmak üzere eski Sovyet devletleri üzerinde etkisini uzun yıllar sürdürmüştür ve hala da sürdürmektedir. Özbekistan’da her ne kadar Batılılarınkine benzer anayasa oluşturulmuş olsa da uygulamada devlet yönetim şekli eski Komünist rejimin devamı niteliğindedir. Kerimov’un, siyasi hayatı egemenliği altına alması, güçler arasında görev karmaşası olması hatta anayasanın, başkana oldukça fazla yetkiler vermesi sebebiyle muhalefet tarafından eleştirilere maruz kalmıştır. Anayasa çoğulcu sistemi kabul etmiş olsa da Sovyetler Birliği’ndeki gibi ülkeyi tek parti yönetmektedir ve muhalefet oldukça sert bir şekilde engellenmiştir.

Kerimov ülkeyi demokratik olarak lanse etmek için aslında Halk Demokratik Partisinin uzantısı olan göstermelik partiler kurdurmuştur, lakin gerçek muhalefet olan Birlik ve Erk partilerinin faaliyetlerine izin vermemiştir. Önceliği demokratikleşmeden ziyade istikrar ve ekonomik kalkınma olan Özbekistan, uygulamada otoriter rejimi benimsemiştir. Sovyetlerin siyasal ve kültürel mirasının devam etmesi ülkeyi demokratikleşme açısından geride bırakmıştır.

Anayasada demokratik ilkelerin çoğunun yer almasına rağmen mevcut siyasal yapının farklı olduğunu, uygulamada demokrasi, hukukun üstünlüğü, ifade özgürlüğü, adil seçim sistemi, serbest piyasa ekonomisinin olmadığı, basında sansüre başvurulduğu, muhalefete izin verilmediğini açıkça söylemek mümkündür. Bu çalışmada bağımsızlık sonrası Özbekistan’ın devlet yapısı ve işleyişi ele alınacaktır.

Anahtar kelimeler: Özbekistan, devlet sistemi, demokrasi, anayasa, hukuk, muhalefet

 

Abstract

After the dissolution of the Soviet Union, Uzbekistan declared its sovereignty in 1990 and then its independence on 31 August 1991. Islam Karimov, head of the Communist Party of Uzbekistan in the Soviet Union, whose name was later changed to the People’s Democratic Party, became president. The country’s form of government was a secular democratic republic, and the constitution was adopted on 8 December 1992. The presidential system, based on the separation of powers, in which the legislative, executive, and judicial powers are independent of each other has been adopted.

Although the USSR collapsed, the Soviet administration system continued its influence on the former Soviet states, including Uzbekistan, for many years. Although a constitution similar to that of the Westerners was created in Uzbekistan, in practice the form of government is a continuation of the old Communist regime. Karimov’s domination of political life, confusion between the powers, and constitution’s giving the president too many powers were criticized by the opposition. Although the pluralist system is indicated in the constitution, the country was governed by a single party, as in the Soviet Union, and the opposition was severely blocked.

To reflect the country as democratic, Kerimov had established fake parties that were actually extensions of the People’s Democratic Party, yet he did not allow the activities of the real opposition Birlik and Erk parties. Uzbekistan, whose priorities are stability and economic development rather than democratization, has adopted the authoritarian regime in practice. The continuation of the political and cultural legacy of the Soviet Union has been an obstacle to the democratization of Uzbekistan.

Although most of the democratic principles are included in the constitution, it is possible to clearly say that the current political structure is different, that in practice there is no democracy, freedom of speech, rule of law, fair election system, a free market economy, censorship in the press is applied, and opposition is not allowed. In this study, the state structure and functioning of Uzbekistan after independence will be discussed.

Keywords: Uzbekistan, state system, democracy, constitution, law, opposition

 

GİRİŞ

1980’lere gelince Sovyetler Birliği sınırları içindeki ülkeler özgürlük istemeye başlamasıyla SSCB dağılma sürecine girmiştir. Bu süreçte 15 devletin halkları milli devlet kurma amacıyla SSCB’ye karşı direnişe başlamıştır. Bunun sonucunda Sovyet sınırları içindeki ülkelerden biri olan Özbekistan 31 Ağustos 1991 senesinde dağılmakta olan Sovyetler birliğinden ayrılarak bağımsızlığını ilan etmiştir. Her ne kadar eski Birlik devletleri Sovyetlerden ayrılarak bağımsızlık kazandıysa da eski rejimin etkisi devamlılığını yitirmemiştir. Bu devletlerden biri olan Özbekistan’da da Sovyet mirasını siyasal ve kültürel alanlarda görmek mümkündür. Örneğin ülkede anayasa kapsamında siyasal çoğulculuk kabul edilmiş olsa da komünist rejimdeki tek parti sistemi hala devam etmektedir. Ülkedeki gerçek muhalefetler -Birlik, Erk vs.- baskı altında tutularak faaliyetleri engellenmiştir. Ancak otoriter ülke olarak gözükmemesi için birkaç uyduruk parti oluşturulmuştur.

“Orta Asya’da Özbekistan da dahil ulusal düzeyde serbestçe örgütlenmiş ideolojik-politik temelli partilerden ziyade çıkar kümeleri olarak öbekleşmiş birimlerin başkanlık sistemi etrafında dizilerek ve birbirleri arasında rekabet ederek merkezden kendileri için daha fazla pay almaya çalıştıkları sistemler mevcuttur.”[2]

Eski birlik ülkelerinde bağımsızlıktan sonra idari kesim komünist partiden gelmektedir. Eski komünistlerden oluşan yönetici kadro, kontrolu ele aldıktan sonra alışa gelmiş yönetim tarzına, yani Sovyet sistemine tekrardan döndüler.[3]

Her ne kadar söz konusu ülkelerin anayasasında Sovyet rejimine ters olan demokrasi ilkeleri benimsenmiş olsa da uygulama ve anayasa arasında büyük bir fark vardır. Bu çalışmada bağımsızlık sonrası Özbekistan’da siyasal yapı, anayasal sistem ve işleyişi gibi konular ele alınacaktır.

 

1. SSCB’NIN DAĞILMA SÜRECİNDE ÖZBEKİSTAN VE BAĞIMSIZLIĞIN İLANI

1980’li yıllarda SSCB artık çöküş dönemine geçmiş ABD ile olan yarışı kaybetmeye başlamıştır. Her açıdan yetersiz kalan Sovyetler’in yenilgisi ilk başlarda gizlenmiş, halka yansıtılmamıştır. Ancak iletişim teknolojilerinin gelişmesi görüntü ve bilgileri sınırlanamaz hale getirmiş, bu durum ise SSCB sınırlarındaki toplumların içinde bulunduğu durumun farkına varmalarına yol açmış, söz konusu toplumlar sistemleri karşılaştırma imkanına erişmiş[4] ve bunun sonucunda insanların Sovyet sistemine olan inancını yitirmesine sebep olmuştur.

İlk başta Baltık devletleri bu ideolojiden uzaklaşıp liberal demokrasiyi benimsemeye başlamışlar ve bağımsızlık yolunda harekete geçmişlerdir, bunun diğer Sovyet ülkelerine de yayılması engellenememiştir. 1985 yılında iktidara gelen Gorbaçov, “Glasnost ve Perestroyka” reformunu geliştirip halkın sıkıntılarına kulak vererek bu yönde çözüm üretmeye çalışmış olsa da bu sistemin çöküşünü durduramamıştır. Uyguladığı reformun ülkeye ifade özgürlüğünü getirmesiyle Sovyetler sınırı içindeki tüm devletlerin milliyetçilik duyguları daha da artmış ve bağımsızlık istemeye başlamışlardır. Orta Asya’yı yetmiş yıldır sistemli olarak sömüren, uyguladığı baskı politikaları ile sisteme karşı çıkanları bastırmış ve sistem içinde yok etmiş olan[5] Sovyetlere karşı Özbekistan da dahil olmak üzere çeşitli devletlerde kitlesel hareketler, halk cepheleri, gruplar ortaya çıkmaya başlamıştır.

Özbek halkı edebiyat ve sanata ayrı önem verdiğinden onlar için önemi büyük olan yazar ve şairler halkı yönetebilen, yönlendirebilen kesimlerdendi. Bu yazar ve şairler halkın derdiyle dertlenen, duyulmayan seslerine ses olan insanlardı. Bu yolda yani Özbekistan’ın bağımsızlığı için Sovyetler’in maddi ve manevi sömürüsüne karşı mücadele veren sanat ve edebiyat insanları tarafından Birlik Halk Hareketi kurulmuştur. Aslında bu topraklarda mücadele çok önceden başlamıştı ve bununla beraber Orta Asya’da milliyetçi duyguların ilk geliştiği ve muhalefetin ilk ortaya çıktığı yer Özbekistan’dı. Halkın ve ülke aydınlarının desteğini alarak kısa sürede 300 bin üye kazanan “Birlik” Özbekistan’da sömürünün bitirilmesi, pamuk monokültürü, aşırı gübrelemeden dolayı zehirlenme, dil konusu ve Aral Gölü’nün kuruması gibi birçok konuda başarılı mücadele başlatmıştır.[6]

1.1. Birlik Halk Hareketi

Muhammed Salih, Dedehan Hasan, Ahmet Azan ve Zahir Elem Azerbaycan’daki gibi Halk Cephesi kurmaya karar kılmış ve 11 Kasım 1988 tarihinde ilk toplantısı yedi bilim insani, on bir yazar ve şair katılımıyla Özbek halk şairi Dedehan Hasan’ın evinde yapılarak Birlik Halk Hareketi kurulmuştur.[7]  Abdurrahim Polat Birliğin başkanı, Muhammed Salih ta Genel Kurul Başkanı seçilmiştir. Birlik, resmiyet kazanmak için Taşkent Şehir Komitesine başvurmuş ancak reddedilmiştir. Hareket her yönden engellenmeye çalışılmış, karalanmış olsa da faaliyetlerini devam ettirmiş, halkın da onlara olan desteği gittikçe artmıştır. Resmi olarak 1989 tarihinde faaliyete geçen Birlik Hareketi, Özbekistan’ın siyasi hayatında şekillenen ilk halk hareketi olmuştur. Muhammed Salih, 1988-90 yıllarında Birlik Hareketinin etkisiyle Özbekistan hükümetinin birçok liberal kararlar almak zorunda kaldığını açıklamıştır.[8]

Birlik, 19 Mart 1989 senesinde Taşkent’te o zamanki Lenin Meydanında Özbekçenin devlet dili haline getirilmesi talebiyle izinsiz büyük bir miting yapmıştır. Böylece hareket ülke çapında etkili olmaya başlamış ve bundan yedi ay sonra Özbekistan Yüksek Konseyi Özbekçeyi devlet dili haline getirmek zorunda kalmıştır.[9]

1989’un sonlarına doğru KGB’nin planı ve kışkırtmasıyla gerçekleşen Fergana Olayları meydana gelmiştir. Bu faciada halkı Ahıskalılara karşı provoke edenin Birlik olduğu söylenmiştir. Ancak KGB bu olayı kendi kurgulamış ve faciayı yaratmasının sebeplerinden biri de bu muhalefeti parçalayarak yok etmek, Rus yönetimine olan düşmanlığı Ahıskalılara yöneltmek olmuştur. Bu dönemde Kerimov Özbekistan Komünist Partisi Birinci Sekreterliği görevine gelmiştir.  Bundan birkaç ay sonra Kırgızistan’ın Oş şehrinde Özbek-Kırgız çatışması meydana gelmiştir. Bu iki olay Fergana ve Oş’ta olan olayların yaratılmasının tek sebebi Moskova’nın ve Taşkent yönetiminin demokrasiyi engellemek istemesidir. Özbekistan Komünist Partisi Birlik Hareketini tüm bu olayların sorumlusu olarak suçlamıştır.[10]

Bu dönemde tartışılmakta olan Özbek Milliyetçiliği ve Türkistan Kavramı Birlik Halk Hareketiyle siyasi platforma taşınabilmiştir.[11]

Hareketin güçlenerek toplumu büyük derecede etkilemesi Taşkent yönetimini yani Kerimov’u rahatsız etmekteydi, aynı zamanda seçimlere katılıp kazanmalarından endişelenmekteydi. Kerimov muhalefetle anlaşmalar yapmak için gizli görüşmeler gerçekleştirmiştir. Muhalefeti ortadan kaldırmak için böl parçala yönet taktığını benimseyerek Birliği ikiye bölmek istemiştir. Kerimov Birlik Hareketini bölmek için taraflardan birine ayrıcalıklar vermiş ve onu desteklediğini göstermeye çalışmıştır. Bu politikasını Muhammed Salih’e yakınlaşarak uygulamış ve böylece A. Polat ve M. Salih’in arasını açmıştır.[12]

Şunu da belirtmek gerek ki ilk başta Sovyetlerden ayrılmak istemeyen Kerimov, halkın Sovyetlerden ayrı bir milli devlet isteyerek Birliğe destek vermesinden sonra iktidara gelebilmek ve halkın muhalefete olan ihtiyacını azaltmak için politikasını değiştirerek Milli Özbek Devleti kurulacağını söylemiştir.

1.2. Bağımsızlığa Giden Süreç

18 Şubat 1990 yılında Özbekistan’da muhalefetin katılımıyla ilk seçim gerçekleştirilmiştir. Bu seçime muhalefet olarak Kerimov’un desteklediği Birlik’ten ayrılan Muhammed Salih liderliğindeki Erk Partisi katılmıştır, ancak Birliğin katılması engellenmiştir. Bu seçimde Muhammed Salih milletvekili olarak seçilmiştir. Aslında Erk Partisi lideri, hükümetle ılımlı ilişki kurmayı tercih ettiğinden dolayı seçimlere katılabilmiştir. Kerimov’un amacı da birine imtiyaz verirken diğerine vermeyerek muhalefeti bölmekti. Kerimov da Özbekistan devlet başkanı seçilmiştir.

1990 sonlarında Baltıklar hariç Sovyet ülkeleri, dağılmakta olan Sovyetleri korumak amaçlı Birlik Antlaşması için harekete geçmişlerdir. 1991’de SSCB’nin genelinde bir referandum ile “Yenilenmiş Birleşik Bağımsız Devletler Birliğini korumak” onaylanmıştır. Özbekistan’da halkın %93.7’si Yeni Birliğin devamı için oy kullanmıştır.[13] Fakat aynı yılın ağustos ayında tamamlanan Antlaşma taslağı, Gorbaçov’a karşı düzenlenen başarısız “Ağustos darbesi” sebebiyle imzalanamamış ve Sovyetler Birliği’nin dağılma süreci son aşamasına girmiştir.[14] Bunun sonucunda tüm SSCB devletleri bağımsızlığını ilan etmeye başlamış aynı zamanda Özbekistan da 31 Ağustos 1991 senesinde bağımsızlığı parlamentoda yasayla kabul edilmesiyle bağımsız devlet olarak ilan edilmiştir.

 

2. BAĞIMSIZLIK DÖNEMİNDE ÖZBEKİSTAN DEVLET SİSTEMİ

Özbekistan 1991 tarihinde bağımsızlığını ilan ettikten sonra cumhuriyet yönetim şeklini benimsemiştir. Adı sonradan Halk Demokratik Partisi olarak değiştirilen Sovyetler’deki Özbekistan Komünist Partisi Başkanı İslam Kerimov cumhurbaşkanı olmuştur. Bağımsızlığın ilanından sonra Özbekistan, kabul görülen anayasa çerçevesinde güçler ayrılığı ilkesine dayanan başkanlık sistemini kabul etmiştir.[15] Özbekistan, 8 Aralık 1992 tarihinde anayasasını kabul eden ikinci Türkistan ülkesi olmuştur.[16] Anayasaya göre ülke demokratik devlet olarak kabul edilmiş ve çok partili sistemi benimsemiştir. Ancak uygulamada demokratik devlet olmadığı, anayasaya uyulmadığı, yönetim gücünün halkta değil iktidar tekelinde bulunduğu aşağıda belirtilecektir.

2.1. Bağımsızlık Döneminde Muhalefet

Kuvvetler ayrılığına dayanan başkanlık sistemi benimsenmiş olsa da Kerimov’un liderliği siyasi hayatın bütün yönlerini egemenliği altına almıştır. Kerimov’un yirmi yıldan fazla süren yönetiminde liderlik anlayışı incelendiğinde; otoriter tarafı baskın, demokratik sistemi benimsemekten uzak, baskı politikalarına öncelik veren ve ülkeyi adeta demir yumrukla yöneten bir lider profiliyle karşılaşılır.[17]

Kerimov bağımsızlık sonrası dışardan demokratik gözükmek için muhalefet partisi olan Erk’i resmi kayıtlara geçirmiştir. 1991 senesinde yapılan seçimlerde Erk Partisi %12 oy toplamıştır, böylece Kerimov iktidarı ele geçirmiştir. Başkanlık görevine gelince Kerimov muhalefet üzerinde baskısını arttırmıştır ve kendi kayıttan geçirdiği Erk üzerinde baskılar çoğalmıştır. Dolaysıyla Muhammed Salih kendi isteğiyle görevini terk edip yurtdışına kaçmıştır. Birlik kurucuları Abdürrahim Polat ve Polat Ahun, 1992 yılında sokak ortasında hastanelik oluncaya kadar dövülürken; bu olaydan kısa bir zaman sonra Polat, Türkiye’ye sürgün edilmiş, Ahun ise devlete karşı ihtilal hazırlığı yaptığı gerekçesiyle tutuklanarak hapse gönderilmiştir.[18]

Kerimov, Anavatan Partisi, Köylü Partisi ve Özbekistan İşçilerinin Komünist Partisi gibi yandaş partilerin tek-partili görüntüsü vermemek için kurulmasına izin verirken, Birlik, Erk, İslami Rönesans Partisi, Adalet Partisi gibi gerçek muhalif partilerin faaliyetine izin vermemiştir.[19] Yani ülke çoklu parti sistemini kabullenmiş gibi görünse de aslına bakıldığında Sovyet mirası olan tek partililik hala devam etmektedir.

 

3. ANAYASAL SİSTEM: DEVLETİN YAPISI VE İŞLEYİŞİ

Yukarda bahsedildiği gibi 8 Aralık 1991 senesinde Özbekistan anayasası kabul edilmiştir. Bütün gelişmiş demokratik ülkelerin anayasalarının önemli maddelerinin bütününden oluşan Özbekistan anayasası, 26 kısım, 6 bölüm ve 128 maddeden oluşmaktadır. Anayasa, İslam Kerimov’un görüşlerini içeren bir giriş ile başlamıştır.[20]  Bu anayasa bir tartışma sürecinin sonucu olmayıp Cumhurbaşkanı ve Özbekistan Halk Demokratik Partisinin denetimi altında hazırlanmıştır.[21] Anayasa, Kerimov’un gücünü arttırması, ülkeyi kendi kontrolü altına almasını sağlaması ve çelişkili ve sert maddeler içermesi bakımından eleştirilmiştir. Anayasanın en önemli olan 15. maddesinde yazılan herkesin anayasaya uymak zorunda olduğudur.

2003 ve 2006 senelerinde bazı maddeler değiştirilmiştir. Ayrıca anayasanın 127. maddesinde de anayasa değişikliklerini Özbekistan Yüksek Meclisi temsilcilerinin en az üçte ikisinin kabulüyle değiştirilmesi belirtilmiştir. Anayasaya göre bu ülke bağımsız yasama, yürütme ve yargı erklerinden oluşan demokratik bir cumhuriyettir. Buna rağmen Özbekistan siyasal sistemini takip edenlerin de bildiği gibi bu ülkede yürütme erki çok güçlü bir konumda olduğundan dolayı yasama ve yargı bu üstün güce bağlı olarak faaliyet göstermektedir.[22] Yeni   anayasa, demokratik kamu yönetim sistemini kabul görerek önceki komünist merkezi yönetim sistemini kaldırmaya yönelik yapılandırılmıştır.[23] Anayasada yasama, yürütme ve yargı erkleri birbirinden bağımsız olarak gözükmesine rağmen, hükümetin “beka” endişesi ve tehdit algılamalarına paralel olarak yargının siyasallaşması veya erkler arasında görev karmaşıklığına sıkça rastlandığı gözlenmektedir.[24]

Kerimov uygulayacağı siyaseti şu şekilde açıklamıştır: 1-İktisat siyasetten önce gelecek; 2-Devlet baş ıslahatçı olacak; 3-Kanun üstünlüğü kabul edilecek ve herkes kanun önünde eşit olacak; 4- Toplumun her konuda muhafaza edildiği güçlü bir sosyal siyaset uygulanacak; 5-Serbest piyasa ekonomisine geçiş tedrici gerçekleştirilecek.[25] Bunlara baktığımızda demokrasiye geçişin örtülü bir şekilde engellendiğini 1. ve 5. maddeden anlamak mümkündür. 2. ve 3. madde ise sadece yazılı kağıtta kaldığını söyleyebiliriz. Kerimov, ülkenin istikrarını sağlamak amacıyla demokrasinin uygulamaya geçemediğini öne sürmüştür.

Özbekistan anayasasında bulunan sistem ile hali hazırdaki siyasal sistemin farklı olduğu bağımsızlık ilanından sonra da devam ettirilen anti-demokratik faaliyetler ile ortaya çıkmaktadır.[26] Demokrasinin önemli ilkelerinden biri siyasal çoğulculuktur. Ancak çok partili sistem anayasada geçmesine rağmen gerçek siyasi partiler engellenmiş, muhalefet baskı altında tutulmuştur. Birlik ve Erk Partileri parçalanarak kapatılmıştır ve hala tek partililik devam etmektedir. Başka partiler mevcut olsa da onlar iktidar partisinin uzantılarıdır. Aynı zamanda seçimler de adil bir şekilde halkın onayına başvurarak yapılmamaktadır. Tek parti yönetimleri, egemenliklerini kabul ettirebilmek için seçimleri sahneye koymaktadırlar. Bu tür seçimlere tek bir aday veya adaylar katılmaktadır. Bu şekilde gerçekleşen seçimlerde birçok aday olsa bile sadece yönetimin desteklediği aday seçilir.[27] Özbekistan’daki seçimler de bu şekilde gerçekleşmiştir ve zaten Kerimov’un 25 sene yani çeyrek asır iktidarda kalması da buna örnektir. Örgütlenme özgürlüğü konusunda da ilerleme yaşanmamıştır. Her ne kadar örgütlenme özgürlüğü temel bir hak olarak anayasa tarafından güvence altına alınmış olsa da bu hakkın kullanılması Kerimov rejiminin arzusuna kalmıştır. Aslına bakılırsa, sivil toplum bilincini bir toplumun benimsemesi ve gelişmesi için bir serbest piyasa ekonomisinin yanında demokrasi, hukukun üstünlüğü ve ifade özgürlüğünün sağlanması gerekiyor. Özbekistan’da ise buna tam tersi bir durum mevcuttur.[28]

İfade özgürlüğünün kısıtlanmasına da hapishanelerdeki siyasi tutuklular örnek olarak verilebilir. Demokrasinin önemli ilkesi olan basın özgürlüğü de ülkede yaşanmamıştır ve iktidar tarafından denetlenmektedir.  Özbekistan’da adam kayırma ve yolsuzluk Sovyet’ten kalan mirastır ve devamlılığını hala korumaktadır. Toplumda, hükümet içerisinde, iş dünyasında yolsuzluk ciddi anlamda mevcuttur. Bunu önlemek için adımlar atılsa da yetersiz kalmaktadır.  Ek olarak ülkede otoriter ülkelerin özelliği olan insan hakları ihlalleri ve orantısız güç kullanımıyla karşılaşılmaktadır. Buna 2005 senesinde yaşanan Andican olayları örnek olarak verilebilir. Görüldüğü üzere anayasada yazılanlar ile uygulamalar arasında büyük bir fark vardır.

3.1. Yasama

Anayasaya göre en yüksek yasama organı, “Ulu/yüksek Meclis-Oliy Majlis” devletin parlamentosudur. 26 Aralık 2004 tarihinde yapılan üçüncü parlamento seçimlerine kadar tek kanat olarak varlığını devam ettiren Ulu Meclis, bu tarihten sonra çift kanatlı bir parlamentoya dönüştürülmüştür.[29]

Özbekistan’da ilk milletvekilleri seçimi 1994 senesinde ikincisi 1999 yılında gerçekleştirilmiştir. 2004 senesindeki iki kanatlı parlamentoya geçişe kadar yüksek mecliste 250 milletvekili görev yapmaktaydı. Meclis iki kanattan yani Yasama Meclisi ve Senato’dan oluşmaktadır. Çoğulluk sistemine dayalı bu Meclis 120 milletvekili içermektedir ve üst kanat olan senatoda 100 senatör görev yapmaktadır. Senatörlerin 16’sı devlet başkanı tarafından diğer 84 ise her bölgeye 6 şer olmak üzere yerel yönetimler tarafından atanır. Yüksek meclis milletvekilleri 5 yıllık süre için seçiliyor. 5 yıllık bir süreyle seçilen senato, bölgesel-teritoryal temsil organı olarak tanımlanıyor. Vilayetler, Karakalpakistan Özerk Cumhuriyeti ile Taşkent Şehri’nin altışar senatörle temsil edildiği senatonun üyeleri, ilgili siyasi-idari birimlerdeki il ve ilçe temsili organlarının ortak bileşimli oturumlarında gizli oy ile seçilmektedirler. Bakıldığında Özbekistan’da plüralizm giderek merkezi kontrole bağlı bir yapıya doğru dönüştüğü görülmektedir. “Glasnost” döneminde başlayan siyasal plüralizm eğilimi bağımsızlığın ilk senelerinde biraz gelişme göstermiş ancak devam eden yıllarda merkezi otorite farklı eğilimleri kısıtlayacak değişikler ile siyasal alanda bir iktidar tekeli oluşturmuştur.[30]

Ayrıca 25 yaşına girmiş tüm Özbek vatandaşları milletvekilliğine aday olabilirler. Seçime girmek isteyen parti 6 ay öncesinden Adalet Bakanlığına başvurup kendisini onaylatmalıdır. 2004 seçiminden sonra 48 milletvekili ile parlamentoda en fazla sandalyeye Kerimov’u destekleyen ÖDHP olmuştur. Mecliste iktidar partisinden başka Milli Demokrat Parti (31), Sosyal Demokrat Parti (11), Milli Dikleniş Partisi (10) ve Anavatan İlerleme Partisi (20) bulunmaktadır.[31]

3.2. Yürütme

Özbekistan’da Cumhurbaşkanı yürütmenin, hükümetin ve Bakanlar Kurulunun başkanı, bunun yanında Silahlı Kuvvetlerin de başkomutanıdır. En önemli stratejik kararlar cumhurbaşkanı makamı tarafından alınmaktadır.[32] Çok geniş yetkiler verilmiş olan Cumhurbaşkanı, Devletin ve Bakanlar Kurulunun Başkanı olduğundan dolayı ülkenin kesin karar vericisi durumundadır.[33]

Cumhurbaşkanının görev süresi beş yıldır. 35 yaşını doldurmuş, Özbek diline hakim olan, seçimlere kadar en az 10 yıl Özbekistan’da yaşayan her vatandaş aday olma hakkına sahiptir.

Özbekistan Bakanlar Kurulu, bir başbakan, 7 başbakan yardımcısı, 10 bakan ve 6 devlet komitesi başkanlarından oluşmaktadır.[34] Özbekistan’da   devletin   başında   başkan bulunmaktadır.  Devlet Kontrol   Komitesi, Milli Savunma   Bakanlığı, Dışişleri Bakanlığı, İçişleri Bakanlığı, Adalet Bakanlığı ve Milli Emniyet Teşkilatı Başkan’a bağlıdır.[35] Başkan en fazla 2 dönem başkan olarak seçilebilir.

Anayasanın 93. maddesine göre başkanın bazı görevleri şunlardır: İcraat yapacak hükümeti oluşturur ve ona yöneticilik yapar; Cumhuriyet Ali hükümeti ve diğer organların uyumlu çalışmalarını temin eder; Bakanlıklar, devlet komitelerini, ve devlet yönetiminin diğer organlarını oluşturur veya bitirir, bunlara ait kararları-fermanları Ali Meclis onayına sunar; Başbakan, onun birinci yardımcısı, yardımcıları, bakanlar kurulu üyeleri, Özbekistan Cumhuriyeti başsavcısı, ve onun yardımcılarını tayin eder, görevden alır ve meclis onayına sunulur. Ayrıca meclisi dağıtma yetkisini anayasanın 95. maddesi vermektedir. Başkanın faaliyetini tehdit eden, çözülmesi imkansız ihtilaflar olduğunda Başkan Anayasa Mahkemesiyle danışarak karara göre Ali Meclisi dağıtabilir. Ancak olağanüstü hal ilan edildiğinde dağıtamaz.[36]

3.3. Yargı

Anayasaya göre yargı, Özbekistan’da diğer yasama ve yürütme erklerinden bağımsız görev yapar. Anayasada bağımsız olmasına karşın uygulamada mahkeme başkanları cumhurbaşkanı tavsiyesiyle atanmaktadır. Anayasa Mahkemesi, Yüksek Adalet Divanı, Yüksek Ekonomi Mahkemesi, Yüksek Uyuşmazlık Mahkemeleri mevcuttur ve başkanları beş yıl süre için atanmaktadır. Anayasa mahkemesinin bazı görevleri şunlardır: Yasaların, başkan fermanlarını, hükümet kararlarını, meclisin kabul ettiği diğer belgelerin anayasaya uygunluğunu belirler. Anayasa ve yasalara izah verir.[37]

 

4. HUKUK SİSTEMİ

Belli bir ülkede uygulanmakta olan hukuk kurallarının bütününe hukuk sistemi denir. Dört hukuk sistemi mevcuttur. Bunlar Kıta/Kara Avrupası hukuk sistemi (Roma-Germen), Anglosakson hukuk sistemi (Common Law), İslam hukuk sistemi ve Sosyalist hukuk sistemidir.[38] Özbekistan hukuk sistemi, bağımsızlık sonrası Kıta Avrupası Hukuk Sistemine dahil olmuştur. Kara Avrupası ülkelerinde uygulanan bu sistem, Roma hukukuna dayanmaktadır. İngiltere bu sistemin dışında olduğundan bu sisteme Kara Avrupası veya Kıta Avrupası hukuk sistemi de denir.  Kara Avrupası hukuk sistemi diğer hukuk sistemlerine göre daha fazla ülkede kabul edilmiş ve etkili olmuştur.[39]

Roma-Germen hukuk ailesi, yazılı hukukun varlığı, hiyerarşik bir normatif yasal eylemler sistemi, hukukun kamu ve özel hukuka bölünmesi ile karakterize edilir. Özel hukuk kişiler arasındaki ilişkiyi, kamu hukuku kamu kuruluşları arasındaki ilişkiyi düzenler. Başka özelliği de yazısız halde bulunan hukuk kurallarının yazılı hale getirilerek tedvin edilmiş olmasıdır. Yargı, adli ve idari yargı olarak ikiye ayrılır ve içtihat hukukun yardımcı kaynağıdır.

Özbekistan’ın ulusal hukuk sisteminin oluşumunu aşağıdaki aşamalara ayırmak mümkündür:

İlk dönem, ulusal hukukun eski dönemidir- şu an ki Özbekistan Cumhuriyeti topraklarında (Khorezm ve Baktriya) devletin ve hukukun ortaya çıkışından İslam hukukunun kurulmasına kadar olan dönemi kapsar. Bu, Turan hukuk sistemi çağıdır. Bu dönemin hukuk sistemini geleneksel hukuk ailesinin egemen olduğu bir dönem olarak tanımlamak mümkündür.

İkinci dönem İslam hukukunun kurulmasından Orta Asya’nın Rus İmparatorluğu tarafından fethine kadar olan dönemi kapsar ve “İslam hukuk sistemi” dönemi olarak anılır.

Üçüncü dönemde, ulusal hukuk sistemi Rus İmparatorluğu sömürgeciliğinin etkisi altında gelişmiş olan Orta Asya Rus İmparatorluğu tarafından işgal edildikten ta Buhara ve Harezm Halk Cumhuriyetleri ve Türkistan ÖSSC ilanına kadar olan dönemi kapsar. Bu dönemde, İslam hukukunun uygulanmasıyla birlikte, Rus İmparatorluğu’nun mevzuatının (Roma-Germen hukuk ailesine ait hukuk sistemi ve fikirlerin) kullanımı başlamıştır.

Dördüncü Dönem Harezm ve Buhara Halk Sovyet Cumhuriyetleri ve Türkistan ÖSSC’nin ilanından Özbek SSC’nin oluşumuna kadar olan dönemi kapsar. Bu dönemde karma hukuk sistemleri hüküm sürmüştür.

Beşinci dönem, 1924’te Özbek SSC’nin oluşumundan 1991’de bağımsız Özbekistan Cumhuriyeti’nin ilanına kadar olan dönemi kapsar. Bu dönemde, Sovyet sömürge yönetimi altında gelişen ulusal hukuk sistemi, Birliğin bir parçası olan Özbek SSC’nin hukuk sistemini oluşturmuştur. Anlam ve içeriğine bakıldığında, bu sistem Sosyalist hukuk ailesine ait olmuştur.

Altıncı dönem, Özbek ulusal hukuk sisteminin şimdiki aşaması olan yeni bir egemen devletin -Özbekistan Cumhuriyeti’nin- dünya siyasi haritasında ortaya çıktığı Eylül 1991’de başlayan dönemdir. Bu, bağımsız Özbek hukukunun yenilenme ve gelişim dönemidir.[40] Bu dönemde ülke eski Komünist rejimin Sosyalist hukuk sisteminden vazgeçerek kendi milli sistemini oluşturmaya başlamıştır. Bu yolda Özbekistan farklı hukuk sistemlerinin özelliklerini almış olsa da en çok Kıta Avrupası Hukuk Sistemini benimsemiştir.

Özbekistan’ın Kıta Avrupası Hukuk Sistemine dahil olduğunu gösteren özellikler:

-Hukuk kuralları derlenerek kodifiye edilmiştir ve yazılı hale getirilmiştir. Ülkede hukukun ana kaynağı normatif hukuk düzenlemelerdir.

-Yasal kaynakların hiyerarşisi mevcuttur. Özbekistan’daki hukuk kaynakları sistemi Özbekistan Cumhuriyeti Anayasası, Özbekistan Cumhuriyeti Âli Meclisinin kamara kanunları, Özbekistan Cumhuriyeti Cumhurbaşkanı Kararları, Özbekistan Cumhuriyeti Bakanlarının Kararları ve Emirleri, Bakanlar Kurulu, bakanlıklar, devlet komiteleri ve yerel yönetimlerin emir ve kararlarını içerir.

-Hukukun üstünlüğü ilkesi, hukuk kaynakları hiyerarşisinin önemli bir bileşenidir. Anayasanın üstünlüğü ilkesi bunda özel bir rol oynamaktadır.

-Roma-Germen hukuk ailesinin özelliklerinden biri hukukun kamu hukuku ve özel hukuk olarak ikiye ayrılmasıdır. Özel Hukuk, bireylerin ihtiyaç ve çıkarlarını karşılamayı amaçlıyorsa, kamu hukuku devletin ortak çıkarlarını korur. Özel ve kamu hukukun oluşumu eski Roma hukukuna kadar uzanır. Özbekistan hukuk sistemine göre de hukuk özel ve kamu hukuku olarak ikiye ayrılır. Bu, Özbekistan’ın ulusal hukukunun Roma-Germen hukuk ailesine ait olduğunu bir kez daha doğrulamaktadır.[41]

SONUÇ

Sovyetler Birliği’nin dağılmasının ardından Orta Asya’da bağımsızlığına kavuşan beş devletten birisi olan Özbekistan, günümüze kadar ülkenin bütün alanlarını kontrol eden güçlü bir iktidar modeliyle yönetilmiştir.[42] Ülke bağımsızlığı kazandıktan sonra çok partili sisteme sahip, özgür, halk tarafından yönetilen demokratik bir devlet öngören anayasa kabul etmiş olsa da fiilen bunların gerçekleştirilebildiği söylenemez. Sovyet yönetim şeklinin devam etmesi ve üsttekilerin eski rejimden gelen yöneticiler olması sebebiyle ülke demokratik olma yolunda çok geride kalmıştır.

Anayasaya uyulmaması, muhalefetin önlenmesi, ifade özgürlüğü, seçimlerde adaletsizlik ya da kamuoyu fikrini kala almamak, her alanda sıkı denetim gibi demokrasiye aykırı uygulamalar ülkede sıkça karşılaşılır. Özbekistan’da gerçek muhalifler ortadan kaldırılarak sahte muhalif partiler kurulmuştur. Onların faaliyet gösterdiği ya da muhalif olduğu hiçbir şekilde görülmez. Çünkü onlar iktidar parti tarafından oluşturulan, iktidarı destekleyen partilerdir. İktidar, Sovyetlerden kalan otoriter rejimi uygulamasına ayak bağı olan, önüne çıkan her şeyi ortadan kaldırır. Kerimov, vefat edinceye dek ülkede otoriter yönetim sergilemiştir. 2016’den sonra gelen cumhurbaşkanı Şevket Mirziyayev döneminde çeşitli alanlarda reformlar gerçekleşmektedir ancak tamamıyla anayasaya uyularak hareket edildiği pek söylenemez ve en önemlisi Sovyetler’in etkisi günümüzde hala devamlılığını korumaktadır.

 

KAYNAKÇA

-Kayıkçı Murat, “Bağımsızlık Sonrası Özbekistan’da Siyasal ve Anayasal Yapılanma”, (Kocaeli Üniversitesi Sosyal Bilimler Enstitüsü Kamu Hukuku Anabilim Dalı Yüksek Lisans Tezi), 1997.

-Sucu Ali Emre, Özbekistan’da Demokrasi Hareketleri: Muhammed Salih ve Özbekistan Halk Hareketi, 2018.

-Kara Abdulvahap, Solak Fahri, Bağımsızlıklarının 25. Yılında Türk Cumhuriyetleri, TDBB Yayınları, 2017.

-Türk Fahri, “Transformasyon Sürecinde Özbekistan’da Siyasal Partiler ve Özbek Muhalefet Liderlerinin Türk-Özbek İlişkileri Üzerine Etkileri”, Trakya Üniversitesi Sosyal Bilimler Dergisi, 2008, Cilt 10 Sayı 2, (ss,53-81).

-Güneş Hakan, “Başkanlık, Parlamentarizm ve Yerel Ağlar: Özbek ve Kırgız Siyasal Sistemlerinin Yeniden Düzenlenmesi”, İ.Ü. Siyasal Bilgiler Fakültesi Dergisi, 2011, (ss.23-43).

-Kodaman Timuçin, Birsel Haktan, “Bağımsızlık Sonrası Özbekistan ve Diş Politikası”, Fırat Üniversitesi Sosyal Bilimler Dergisi, 2006, Cilt: 16, Sayı: 2, (ss.413-442).

-Bulduk R. Tanku, “Bağımsız Özbekistan’ın Demokratikleşme Süreci ve Sorunları”, (İstanbul Üniversitesi Sosyal Bilimler Enstitüsü Siyaset Bilimi Anabilim Dalı Yüksek Lisans Tezi), 1996.

-Özlem Kader, “Kerimov Yönetiminde Özbekistan’ın İç ve Dış Politikasının Analizi (1991-2012)”, Elektronik Siyaset Bilimi Araştırmaları Dergisi, 2013, Cilt: 4 Sayı:2, (ss.29-51).

-Nal Sabahattin, Hukukun Temel Kavramları.

-Ökmen Mustafa, Şeker Güven, “Özbekistan’da Kamu Yönetim Sistemi ve Yerel Yönetimler”, Türk Dünyasında Yerel Yönetimler, TDBB, 2013, İstanbul, (ss.153-179).

-Özbekistan Ülke Bülteni, DEİK / Türk-Özbek İş Konseyi, 2012.

-O’zbekiston Respublikasi Konstitutsiyasi, https://constitution.uz/oz/clause/index#section2

-F.P.Hаyitbоеv, M.K. Nаjimоv, Hоzirgi Zаmоn Аsоsiy Huquqiy Tizimlаri, 2010.

-O`zbеkistonning milliy huquqiy tizimi, https://arxiv.uz/uz/documents/referatlar/huquqshunoslik/o-zbekistonning-milliy-huquqiy-tizimi

-Karaağaçlı Abbas, “Özbekistan’ın Siyasal Sistemi”, Turan Stratejik Araştırmalar Merkezi, 2012, https://www.turansam.org/makale.php?id=4110

-Aleskerov Alesker “Eski Sosyalist Ülkelerde Siyasi Rejim Değişmeleri”, (Ankara Üniversitesi, Sosyal Bilimler Enstitüsü Kamu Hukuku Anabilim Dalı Doktora Tezi), 2007.

 

DİPNOTLAR

[1] Karabük Üniversitesi Lisansüstü Eğitim Enstitüsü, Uluslararası İlişkiler Ana Bilim Dalı

[2] Hakan Güneş, “Başkanlık, Parlamentarizm ve Yerel Ağlar: Özbek ve Kırgız Siyasal Sistemlerinin Yeniden Düzenlenmesi”, İ.Ü. Siyasal Bilgiler Fakültesi Dergisi, 2011, (ss.23-43), s.25.

[3] Abdulvahap Kara, Fahri Solak, Bağımsızlıklarının 25. Yılında Türk Cumhuriyetleri, TDBB Yayınları, 2017, s.156

[4] R. Tanku Bulduk “Bağımsız Özbekistan’ın Demokratikleşme Süreci ve Sorunları”, (İstanbul Üniversitesi Sosyal Bilimler Enstitüsü Siyaset Bilimi Anabilim Dalı Yüksek Lisans Tezi), 1996, s.51

[5] R. Tanku Bulduk, a.g.e., s.54

[6] Murat Kayıkçı, “Bağımsızlık Sonrası Özbekistan’da Siyasal ve Anayasal Yapılanma”, (Kocaeli Üniversitesi Sosyal Bilimler Enstitüsü Kamu Hukuku Anabilim Dalı Yüksek Lisans Tezi),1997, s.8-9

[7] R. Tanku Bulduk, a.g.e., s.58

[8] R. Tanku Bulduk, a.g.e., s.60

[9] Murat Kayıkçı, a.g.e., s. 9.

10 R. Tanku Bulduk, a.g.e., s. 62

11 Murat Kayıkçı, a.g.e, s.10

12 R. Tanku Bulduk, a.g.e., s. 63

13 R. Tanku Bulduk, a.g.e., s.69.

14 Fuad Hüseynov “Bağımsız Devletler Topluluğu’nun Oluşumunun Hukuki Boyutları”, 2003, (ss.387-401), s.388

15 Murat Kayıkçı, a.g.e., s. 12.

16 Timuçin Kodaman, Haktan Birsel, “Bağımsızlık Sonrası Özbekistan ve Diş Politikası”, Fırat Üniversitesi Sosyal Bilimler Dergisi, 2006, Cilt: 16, Sayı: 2, (ss.413-442), s.417.

[17] Kader Özlem, “Kerimov Yönetiminde Özbekistan’ın İç ve Dış Politikasının Analizi”, Elektronik Siyaset Bilimi Araştırmaları Dergisi, 2013, Cilt: 4 Sayı:2, (ss.29-51), s.35.

[18] Kader Özlem, a.g.e., s.36

[19] Aleskerov Alesker “Eski Sosyalist Ülkelerde Siyasi Rejim Değişmeleri”, (Ankara Üniversitesi, Sosyal Bilimler Enstitüsü Kamu Hukuku Anabilim Dalı Doktora Tezi), 2007, s.286

20 Abbas Karaağaçlı, “Özbekistan’ın Siyasal Sistemi”, Turan Stratejik Araştırmalar Merkezi, 2012, https://www.turansam.org/makale.php?id=4110

[21] Aleskerov Alesker, a.g.e., s.286

[22] Abbas Karaağaçlı, “Özbekistan’ın Siyasal Sistemi”, Turan Stratejik Araştırmalar Merkezi, 2012, https://www.turansam.org/makale.php?id=4110

[23] Mustafa Ökmen, Güven Şeker “Özbekistan’da Kamu Yönetim Sistemi ve Yerel Yönetimler”, Türk Dünyasında Yerel Yönetimler, TDBB, 2013, İstanbul, (ss.153-179), s.153

[24] Kader Özlem, a.g.e., s.34-35

[25] Murat Kayıkçı, a.g.e., s,59-60.

[26] Murat Kayıkçı, a.g.e., s,62.

[27] R. Tanku Bulduk, s.112.

[28] Kader Özlem, a.g.e., s.37.

[29] Fahri Türk “Transformasyon Sürecinde Özbekistan’da Siyasal Partiler ve Özbek Muhalefet Liderlerinin Türk-Özbek İlişkileri Üzerine Etkileri”, Trakya Üniversitesi Sosyal Bilimler Dergisi, 2008, Cilt 10 Sayı 2, (ss,53-81), s.56

[30] Hakan Güneş, a.g.e., s.29.

[31] Fahri Türk, a.g.e., s.56-57.

[32] Abbas Karaağaçlı, “Özbekistan’ın Siyasal Sistemi”, Turan Stratejik Araştırmalar Merkezi, 2012, https://www.turansam.org/makale.php?id=4110

[33] Özbekistan Ülke Bülteni, DEİK / Türk-Özbek İş Konseyi, 2012, s.3.

[34] Abbas Karaağaçlı, “Özbekistan’ın Siyasal Sistemi”, Turan Stratejik Araştırmalar Merkezi, 2012, https://www.turansam.org/makale.php?id=4110

[35] Mustafa Ökmen, a.g.e., s.155.

[36] Murat Kayıkçı, a.g.e., 36-38.

[37] Murat Kayıkçı, a.g.e., 44-46.

[38] Sabahattin Nal “Hukukun Temel Kavramları” s.14

[39] Sabahattin Nal, a.g.e., s.14

[40] F.P.Hаyitbоеv, M.K. Nаjimоv, “Hоzirgi Zаmоn Аsоsiy Huquqiy Tizimlаri”, 2010, 187-188.

[41] F.P.Hаyitbоеv, M.K. Nаjimоv, a.g.e., 2010, 190-191

[42] Ali Emre Sucu, “Özbekistan’da Demokrasi Hareketleri: Muhammed Salih ve Özbekistan Halk Hareketi”, s.9

 

Alakalı