1916 KIRGIZLARIN MİLLİ DİRENİŞİ ve BUNUN TÜRKİYE İLE İLİŞKİSİ

Dastanbek RAZAK UULU* . (Dokuz Eylül Üniversitesi Doktora Öğrencisi)

 

ÖZET

XX. yüzyıl başında dünyada hızla gelişen olaylara Rusya ve Osmanlı da aktif olarak katılmak mecburiyetinde kalmıştır.Bunlardan en başta geleni iki ülkenin eskiden beri sürdürdüğü düşmanlıktır: Rusya Panslavizm politikası ile savaşlarda sürekli balkanları desteklemiştir. Böylece Osmanlı Devleti’ni zayıflatmıştır. Osmanlı ise Rusya’yı Kafkas ve Türkistan üzerinden vurmaya çalışmıştır ancak etkili oalmamıştır, fakat bölgeye casuslarını sürekli göndermiştir. Ayrıca İttihad ve Terraki döneminde Genç Türklerin ajanları çok sayıda Türkistan’a gelmeye başlar. Daha önce Türkistanlılar yardım ettiği gibi Birinci Dünya Savaşı sırasında da yardımları devam etmiştir. Aynı zamanda Türkiye de Türkistanlılara yardım için koşmuştur. Türkiye Savaş başlamadan önce Türkistan’a subaylarını, casuslarını göndermeye başlamıştır. Çarlık Rusya’da 1916’da Türkistan halkı ayaklanmış ve buna Türk subaylarının propagandası sebep olduğunu gösterenler de var. Ayrıca Sovyet döneminde araştırma eserlerde Türkiye’nin bu isyanda büyük desteği olduğunu göstermişler. Aynı zamanda bu isyana Türklerin hiçbir alakası olmadığını, Türkistan halkı kendi ayaklandığını, dışarıdan destek almadığını iddia edenler vardır. Çalışmamızda 1916 senesindeki Türkistan ayaklanmasına Türkiye’nin ve Türklerin ilişkisini anlatacağız.

 

Anahtar kelimeler: 1916 İsyanı, Türkistan, Türkiye, Çarlık Rusya, Subaylar, Kırgızlar

 

THE NATIONAL UPRISING OF THE KYRGYZS OF 1916 AND ITS RELATIONSHIP WITH TURKEY

ABSTRACT

In the rapid events that developed in the world at the beginning of the XX. century, Russia and the Ottoman Empire were compelled to participate most actively. First of all, the long-standing hostility of the two countries, the Pan-Slavism policy of Russia in the Ottoman lands in the Balkans, and the Balkans constantly supported the wars. Thus, he weakened the Ottoman Empire. The Ottomans, on the other hand, tried to hit Russia over the Caucasus and Turkestan, but it was not effective, but secretly sent spies to the regions. In addition, during the Ittihad and Terraki period, the agents of the Young Turks began to come to Turkestan in large numbers. As the people of Turkistan had helped before, their aid continued during the First World War. At the same time, Turkey ran to help the people of Turkistan. Before the start of the war, Turkey started to send its officers and spies to Turkestan. There are also those who show that the people of Turkestan revolted in 1916 in Tsarist Russia and that this was caused by the propaganda of Turkish officers. In addition, research works during the Soviet period showed that Turkey had great support in this rebellion. At the same time, there are those who claim that the Turks had nothing to do with this revolt, that the people of Turkistan rose up on their own and did not receive outside support. In our study, we will explain the relationship between Turkey and the Turks in the Turkestan uprising in 1916.

 

Keywords: 1916 Revolt, Turkestan, Turkey, Tsarist Russia, Officers, Kyrgyz

 

GİRİŞ

Çarlık Rusya’nın Türkistan’ı işgal ettikten sonra emperyalisttik ve sömürgecilik siyasetini devam etmiştir. Ayrıca Rus göçmenlerinin Türkistan’ın verimli topraklarına yerleştirmesi, yerel halkın taşlı, tarıma uygun olmayan, dağlık bölgelerine sürülmesine sebep olmuştur. Verginin gereğinden fazla alınması ve bölgeyi hammadde sağlayan zemine oluşturması v.s. türlü zulüm ve zorbalıklar halkın sabrını tüketmiştir. Rusya’nın 1914’ten beri Birinci Dünya Savaşına girmesi ve savaştaki başarısızlığı, sömürgede tutan bölgeden insani yardım almaya neden olmuştur. Böylece geri hizmetlerde çalıştırmak için Türkistan Genel Valiliğinden 19 yaştan 43 yaşa kadar 284 bin erkeklerin alınması hakkında ferman çıkartmıştır. Zaten Çarlık hükümetin sömürgesi boğazına kadar gelen halk dayanamadan ayaklanmıştır. [1] Kırgızlar göçebe olarak yaşadığı için bölgenin başka halklarına göre daha çok mağdur görenlerdendi. Yazın hayvanları alıp, yayla, dağlara gittiklerinde Rus köylüleri gelip, Kırgızların en verimli topraklara yerleşiyordu.[2] Sonbaharda Kırgızlar dağdan geri döndüğünde kendi topraklarında Rusları buluyordu ve asla geri alamıyorlardı. Bu yüzden ayaklanma daha Kırgızlar arasında şiddetli başladı ve çok şiddetli bastırıldı.

Türkistan’daki Halk Ayaklanmasında Osmanlı Devleti’nin, Türk askerlerinin, subaylarının, casuslarının parmağı olduğu, Türkiye’nin kışkırtması ile isyanın çıkarıldığı hakkında 1916-17’de Çarlık Hükümetinin yetkilileri, asker adamlarının kayda geçirdiği belgelerde, raporlarda mevcuttur. Sovyetler zamanında ise bu olay ve dönem hakkında yazılan eserlerin tümünde isyan Türkiye ve Almanya kışkırtması ile vucut bulduğu eserlerde sık sık yer verilmiştir. Elbet bunların bazıları suçu o dönemdeki Çarlık Rusya üzerinden atmak, başkasını suçlu olarak göstermek amacıyla abartanlar da vardı. Fakat hem dönemin arşiv belgeleri, dönemle ilgili araştırmalar ve Türkistan’a kadar gelerek, isyana karıştıkları bu olay ile Osmanlı hükümetinin bir ilişkisi olduğunu işaret etmektedir. Çünkü Osmanlı Devleti son zamanlardaki büyük savaşların çoğunluğu Rusya ile meydana gelmiştir veya Rusya destekleyen Balkan ülkeleri ile çatışmaktaydı. Osmanlı egemenliğindeki Kafkasya, Kırım, Kara deniz, Balkanlar sürekli Rusya ile giren savaşlarda kaybediliyordu. Ayrıca Rusya’nın Panslavizm hareketi ile Balkan halklarını destekleyerek, Osmanlı Devleti’nin baş ağrısı olmuştu. Buna karşılık Osmanlı Devleti Panislamizm hareketiyle Çarlık Rusya’yı egemenliğine giren Kafkasya ve Türkistan üzerinden birkaç kere vurmak istediyse de başaramamıştır. XX. yüzyıla gelindiğinde  Panislamizm hareketine paralel olarak Pantürkizm hareketi ortaya çıktı ve bu iki fikir hareketi Rusya Türkleri ile Osmanlı Devleti arasında sıkı ilişkileri başlattı. Osmanlı Türklerinin hem bölgedeki yayınlanan dergi, gazetelerden, haberi bölgeye gönderilen dini adamlar, asker adamları, öğretmenler, seyyahlar, casuslar sayesinde bölgeden haberdar oluyorlardı. Aynı zamanda Türkistan’dan hac görevi için İstanbul üzerinden gitme yolunu seçmeleri, İstanbul veya başka Osmanlı şehirlerine gelen öğrenciler, yazarlar, liderler bölgeden haber getiriyordu, Rusya’nın sömürge politikasını anlatıyorlardı.[3]

Bir taraftan II. Meşrutiyet’ten sonra İstanbul’da Rusyalı Müslümanları çıkartan veya Türkçü basın-yayınlarda sürekli Rusya’nın Türkistan sömürge politikası, Rus muhacirlerinin Kazak ve Kırgız topraklarını gasp etiklerini, halkın arazileri elinden alındığını isyandan birkaç sene öncesinden anlatılıyordu.[4]  Bu yüzden Osmanlı Devleti bir gün Türkistan’da büyük bir isyan çıkacağını bekliyordu ve eğer çıkacaksa buna destek verilmesi gerektiği düşüncesindeydi.

 

1916 Türkistan Direnişinde Osmanlı Etkisi

1900’lü yıllardan beri Osmanlı vatandaşları Kırgızistan’ın birkaç bölgesinde Müslümanlar birliği fikrini yaydıkları için Rus yetkilileri tarafından yakalanmıştı.[5]  1912-1913’teki Balkan savaşlarında da bazı Türkler Kırgızlar arasına gelerek, savaşta yaralanan Türk askerlerine yardım toplamaya çağırmışlardı. Kırgızlar da Osmanlı Devleti için maddi ve manevi yardımlarını göstermişlerdi. Böylece hem Kırgızlar Osmanlı Devleti’ni yakından tanıyordu ve Osmanlı Devleti de Kırgızları yakından tanımaktaydı ve yaklaşmaktaydı.

Sovyet tarihçileri bu olayı şöyle yorumlamışlar:

“Çar hükümetinden beklenen iktidarı alamayan Kırgız Beylerinin bir kısmı Çar hükümetine muhalif olmuşlardı ve Pantürkizm, Panislamizm propagandaları, dış ülkeler desteğiyle Kırgızistan’ı Rusya’dan bölmek istemişler. Kırgızistan bölgesinde Çar hükümetiyle ve onun düşmanları (Almanya ve Türkiye) arasındaki ideolojik mücadele sürmüştür”. [6]

Türk Yurdu dergisinin 24 Aralık 1914’teki sayısında “Cihan Harbi ve Türkler” adlı bir yazıda Alman ve Avusturya-Macar sınırlarına karşı sürülen Rusya ordusu içinde 200 bin Türk-Müsülman neferi vardığını, savaşta ölen Türklerin sayısı 30-40 bine ulaştığını, onlar kendi iradeleri ile değil, Rus hükümeti zorla sevk ettiklerini yazıyordu. Bu durumda Rusya Türkleri kurtarılması gerektiğini işaret ediyordu.[7] Almanya arşivlerinde “Türkler (Osmanlı) Türkistan’da ayaklandırma çıkartarak, Birinci Dünya Savaşı’nda galip gelmeleri durumunda Türkistan’ı kendilerine katmak istiyorlardı”  belgesi açığa çıkmıştır.[8] Üstelik Almanlar Osmanlı’nın kendi tarafına savaşa katılmasına karşılık, Balkan’daki 6 vilayet, 93 Harbinde kaybettiği topraklar, Azerbaycan, Gürcistan egemenliğini sağladıktan sonra Türkistan’ı kurtararak, kendi egemenliğine kavuşturmayı vaat etmişti.[9]

Böylece gelişmeler yaşanırken Teşkilat-ı Mahsusa Doğu işleri dairesi Rusya’daki Türk topluluklarını esaretten kurtarmak için harekete geçmiştir. Rusya’da Müsülman Türk-Tatarların Haklarını Müdafaa Cemiyeti 14 Kasım 1915’te İstanbul’da bir bildiri yayınlayarak, Rusya’daki Türk topluluklarının tarihi, şimdiki durumlarına dair bilgileri vererek özgürlüklerine kavuşmaları isteği kamyonuna duyurulur.[10] 1915’te Kırgızistan’ın Tokmok şehrindeki yerli Müslümanların toplantısında bir Kırgız Beyine Türkiye’den gelen mektup okunmuştur. Mektupta Osmanlı ile Rusya savaşında Kırgızların Osmanlı’ya yardım edilmesi gerektiğini, eğer savaştan galip çıkarsa Türkistan’da bağımsız bir devlet kurulacağını yazıyordu.[11] 1915’teki Tokmok şehrindeki ceditçilerin Maşrap adlı toplantısında Şabdan Cantayoğlu’nun diğer oğlu, Kemal Cantayoğlu: “Biz önceden Rus Çarına hizmet ettik ve büyük imtiyazları aldık, bundan sonra daha çok berat ve nişan veren Türkiye’ye hizmet edeceğiz” demiştir.[12]

Tüm bu gelişmeler Osmanlı hükümetinin Türkistan’daki durumu değerlendirerek adamlarını bölgeye (subaylar) göndermiştir. Gönderilen adamların görevi şu şekilde tahmin edilebilir:

  1. Bölgeden net haberleri edinmek, olan biteni Osmanlı yönetimine iletmek,
  2. Bölgedeki liderler ile iletişime geçerek halkı Rusya’ya karşı ayaklandırmak,
  3. Bölge zaten ayaklanmaya hazır hale gelmişken, eğer isyan çıkarsa onlara destek vermek.
  4. Osmanlı Askerleri Türkistan’da

Mevcut bilgilere dayanarak Osmanlı askerleri daha Birinci Dünya Savaşı başlamadan göderildiğini söyleyebiliriz. 1914’te Devleti erkanı tarafından Teşkilat-ı Mahsusacılardan 5 Türk subayı gizli yollarla Türkistan’a gönderme planlanmıştır.[13] 5 kişiden meydana gelen komite şu şahsiyetlerden oluşuyordu.  Kuşçubaşı Selim Sami (Hacı Sami), Emurullah Bey, Hüseyin Bey, Bursalı İbrahim Bey, Adil Hikmet Bey idi. Bunların hepsi önceden önemli görevlerdi yapmış, Türkçülük uğuruna canlarını adamış, asker adamları idi. Ve hepsi Teşkilat-ı Mahsusa’nın zabıtaları olmuşlardı.[14]   Bunların içinde Selim Sami ve Adil Hikmet kendi hatıralarını daha sonra döndüklerinde yazmışlar. Beş subay, 1914 Haziran’ında Enver Paşa ile vedalaşarak Teşkilat-ı Mahsusa reisi Eşref Bey’in rehberliğinde, tüccar pasaportu ve müstear isimler almak suretiyle İzmir’den yola çıkarak Hicaz üzerinden Hindistan’a ulaşırlar.[15]   Oradan da Pamir üzerinden Doğu Türkistan’a geçmeye çalışırlarken kuvvetli bir Rus askerleriyle karşılaşırlar. Oradaki bir Kırgız başbuğusu Capar (Cebbar) Bibaşı 5 Türk subayı sorgudan kurtarıyor ve çadırına getirerek, misafir etmiştir.[16] Kırgız Başbuğusu onları Çin hudutuna kadar uğurlamıştır.[17] 1914’ün sonunda Kaşgar’a geliyorlar, oraya daha önce varan Ahmet Kemal İlkul ve başka Türklerle görüşüyorlar. Kaşgar’da 6 ay kalıyorlar, orada da Rus konsolosluğu endişe duyduğu için 5 Türk subayı dönmek için yola çıkarlar.[18]  Pamir’e geldiklerinde 1915 Nisan ayında Rus askerleri ile çarpışırlar ve onların esir düşmüşler. Ruslar onları Taşkent, Pişpek (Bişkek) üzerinden Altaylara yakın Kopal kasabasına götürmüşler ve orada esir tutmuşlar.

Birinci Dünya Savaşı sırasında Rusya’da Türkiye’nin çıkarlarını koruma işini İspanya elçiliği üzerine almıştır. Rusların elinde bulunan esirlerin durumu hakkında İspanya elçiliği aracılığyla bilgi alınmıştır ve yardım edilmiştir.[19] Arşiv belgelerinde Rusya’nın esir kamplarında tutulan Türk askeri Adil Hikmet Bey’in durumunu öğrenmek amacıyla İspanya elçiliğine yazan mektup vardır.[20] Kapal’da esir subaylar, gündüzleri şehirden, geceleri evden çıkmama şartıyla serbest bırakılırlar. Bu dönemde ayaklanma çıkabilir sözleri bölgede dağılmıştı. Yerli Tatar, Gürcü ve Kırgız liderleri ile iletişime geçerek, Kırgızların büyük bir isyana hazırlandıklarını öğreniyorlar. İleri gelenler tarafından isyanda Kırgızların başına geçmeyi öneriliyor. Yerli halkın yardımıyla Doğu Türkistan’a kaçıyorlar. Gittikleri yerlerde oradaki Kırgızlar tarafından destek görürler.

Kulca şehrine geldiklerinde Kırgız beyleri ile bir toplantı yaparak isyan’nın başlatılması hakkında müzakere ederler.[21]

“Tarihimizde kardeş halkları birbirimize kırdırdı. Şimdi de çoktandır doğuya kalkan olan Osmanlı Türklerine karşı Ruslar Tatar, Kırgızlardan asker toplayarak üzerine kurşun atacaklardır. Rusya işgalinde kalan Türkler Osmanlı Türklerine karşı kurşun atamazlar. Fazla düşünmeye ihtiyacınız yok. Irkınız ve milletiniz sizi hizmete çağırıyor. Hemen teşkilatımızın başına geçiniz” [22] demişler.

Rusya’nın Doğu Türkistan konsolosu daha önce Rusların elinde tutsak olup da kaçan 5 Türkün Kuçar şehrine geldiğini ve onlaradikkat edilmesi gerektiğini Rusya hükümetine bildirmiştir.[23]

Orenburg’daki esir Türk subayı Fahrettin Erdoğan hatıralarında Rus Çarı ile buluşup gelen Kırgız, Kazak delegeleri ve Rus sosyalistleriyle gizli toplantı kurarak, Çar hükümetinin istedikleri asker vermeyi kabul etmemelerini, hatta Çar’a karşı isyana çağırdıklarını söylediklerini, toplantıya katılan Kazak ve Kırgızlar bu fikri benimsediklerini belirtir.[24]

1915 yılının Ramazan ayında Kırgızistan’ın Son-Göl yaylasına iki Türk vatandaşı gelerek, bütün müslümanların Enver Paşa altında birleşmeye ve Rusya’ya karşı savaşa çağırdıklarını; Karımşak Atabekov, Moldo Cotorkulov, İbragim Toktosunov ve ünlü halk bilimci Abdıkalık Çorobayevler bizzat şahit olduklarını Kırgız tarihçisi Kuşbek Usunbayev’e bildirmiştir.[25] Ancak daha sonra bu iki Türkün cesedi Narın nehri yanında bulunmuştur. Mühtemelen Rus yetkilileri tarafından defşire edilerek, öldürülmüş olabilirler.

Araştırmacı Nikişov Türkiye’nin bu isyanla bağlantısını şöyle der:

“Kırgızistan’da Panislamizm ve Pantürkizm propagandalarının güçlendiği hakkında birçok deliler mevcuttur. 1915’te Oş ilinin valisi tuzemciler gizli Tercüman, Vakit, Yıldız, İtiliyat gazetelerini alıyorlar. İlde sık sık Buhara hatta Türkiye’den propagandacılar gelip, toplantı, kurultay düzenlemekteler. Birinci dünya savaşı başladığında Almanya ve Türkiye Türkistan’a casusları göndermeyi daha güçlendirdi. 1916’da Türkiye Azerbaycan üzerinden Türkistan’a kendi casuslarını soktu. İran idaresindeki halk da Türkiyeli casusların bölgeye girmesine ve tüm Müslümanların Türkiye altında bir çatı altına toplanmasına yardım ettiler. Din adamı olarak görünen ve bazı beyler, Kırgız topraklarını dolaşarak Çar hükümetinin aleyhine ve Almanya ile Türkiye’nin lehine propaganda yaptılar.” [26] 

Buna benzer örnek; Kırgızistan’ın kuzey bölgesindeki Kemin ilçeinden Kudaybergen Koşoyev adında bir Kırgız’ın “Türkiye’den sultan buraya insan göndermiş, gazavata (cihad) çağırmaktadır, biz gazavata çıkacağız, onlardan yardım gelecektir” şeklinde söylentilerin yayıldığından bahsetmiştir.[27] Kırgızların eline esir düşen İgnatyeva adlı bir Rus kadını biri Afgan diğeri ise Türk asıllı iki molla ile konuştuğunu, onlar  “isyan başlamadan önce bir yıl boyunca Yedi-Su’nun bütün bölgelerinde, özellikle Kırgızlar yaşayan Prjeval’ski ili ve Pişpek bölgesinin Sarıbagış ilçesinde manaplar (beyler) ve önde gelenlerine isyana davet çalışmalarını yürüttük” dediklerini daha sonra Rus askeri merkezine bildirmiştir.[28] Tarihçi Usenbayev bu  dönemlerde Kırgızların kuzeydeki bazı bölgelerde savaşta Rusların cephelerde sürekli kaybettiğini, Türklerin başarılı olduğubu, çok yakında tamammen savaşı kazanacağı söylentiler yayıldığını belirtir.[29] Koşoyev ile İgnatayeva’nın dedikleri Kırgızlar arasına gelen Türkler belki de cephede Türklerin kazandığını, Rusların kaybettiğini yaymış ihtimal dahilindedir. Daha önceden  Osmanlı tebaaları ile sıkı ilişkide olan Kırgızistan’ın Prjevalsk (Karakol) şehri sakini Sultan Murad Akram Töre isyan güç aldığı 1916 Ağustos’unda Ruslara: “Yakında sizleri Türkler yenecektir ve yakında Kırgızlar da sizi yenecektir”[30] demiştir.

Türkistan’a propaganda amaçlı Türklerin geldiği bilgileri bizzat kendileri o sırada bölgede bulunan Osmanlı tebaasının şahısları da doğrulamaktadır. Osmanlı-Rus savaşında Ruslara esir düşen ve Sibirya’ya sürülen Fahrettin Erdoğan hatıralarında İmam Ömer Efendi adında İstanbul’da eğitim görüp, Kırgızlar arasına gönderilen bu şahısın daha sonra 1916 isyana katıldığını belirtir.[31] Ahmet Kemal İlkul Doğu Türkistan’daki hatıralarında o dönmelerde: Zeynelabedin Efendi, Şeyh Abdullah Efendi, Abdüsselam Efendi, Mehmet Ali Efendi, Sait İskenderani Efendi, İsmail Hakkı Efendi, Osman Efendi, Mustafa Efendi v.s. Osmanlı tebaalarından zatlar bulunduğunu belirtmektedir.[32] Alman arşivlerinden faydalanan tarihçi İsrailova, Rusların eline esir düşen Kırgız isyancılar, ayaklamayaı bir Türk generalı ile iki Avrupalı önderlik ettiğini bildirmişler.[33]

Türk Yurdu dergisinin 4 Kasım 1915’teki sayısında “Kırgız Türkleri Asker Edilecekmiş” adlı yazı çıkmıştır. Bu yazıda Viyana’daki ajansların Novye Vremya gazetesi Rus hükümeti Kırgızlardan asker alacakmış, bununla beraber Rus ordusu 400.000 süvari olacağını bildiriyor. Rusya’nın Kırgızlara olan Sahra kanunlarına ve Rus dâhiliyesine muhalif olan bu haberi Türk alemi için şayan-ı ehemmiyet olsun diyerek[34] Osmanlı kamyonuna Kırgızlardan asker alınırsa Türke karşı savaşacakalrını anlatmaya çalışmıştır.

26 Ekim’deki sayısında ise “Kırgız ve Kafkas Türkleri ve Askerlik” adlı yazı yazılmıştır. Bu yazıda Rus ve Kırgız dillerinde hazırlanan kararnameyi okuyan ve işiten her Kırgız hayretler içinde kalmıştır. Çarın kararına nasıl cevap vereceği hakkında Kırgızlar her yerde toplantıları yapmaktadır. At getirmek için Kırgızları davet eden yere Kırgızlar çok miktarda at getirmiş, ancak Rus memurları at başına birer eyer ve adam isteyince Kırgızlar: Biz at vermeye geldik, adam vermeye değil diye çekip gitmişler der.[35]

1915’in sonlarında Kırım, Kazan, Kafkas, Türkistan bölgeleri ve Kırgızlardan Macaristan başkenti peşte şehrine heyet gelmiştir. Macar yetkilileri ile görüşmede heyet kendilerini Rusya’nın hakimiyetinden kurtarılması ve buna yardımlarla ilgili konular konuşulmuştur. Bu olaya şahit olan Osmanlı’nın Peşte başkonsolosu Ahmet Hikmet Hariciye Nazılığına mektup yazmıştır. Ona cevap olarak Hariciye Nazırlığı Peşte yetkililerine Rusya Türklerinin kurtarılmasında yardımcı olarak, heyetle ilgilendiği için teşekkür mektubunu göndermiştir.[36] Savaş başladığından beri Kırgız beyleri ve mollaları Afganistan ve Türkiye’den sık sık “Rusya, Fransa ve İngiltere çoktan Müslümanların düşmanı oldu, geri hizmetler için de, asker için de adam vermeyin, onlar Türkiye ve Almanya’ya karşı savaşacaktır” yazılı mektup almışlar.[37]  Türkistan bölgesi güvenlik bölüm başkanı M.N. Volkov’un 26 temmuz 1916’da Türkistan Genel-Valiliği valisi M.P. Erofeyev’e yazdığı mektupta “Kanibadam halk kadıları Abdullacan Alimcanov, Aşruba Arap, Dadabay Sali Hocayev ve Beymat Dosmuratov, Mekke yöneticisi Huseyin Şerif Türklere değil, İngiliz ve Fransızlara karşı savaştığını, haberi Rusya gazeteleri yanlış ilettiğini, Rusya, Fransa ve İngiltere çoktan Müslümanların düşmanı olduğunu, bu yüzden onlara karşı durmak ve Türkiye, Almanya’ya karşı asker vermemek söylentileri yaydığını” bildirmiştir.[38]

13 Temmuz 1916’da Pişpek polis amiri Porotikov’un Almatı’da bulunan Yedisu asker valisi M.A. Folbauma gönderdiği raporda Rusya’nın Türkiye ile savaş ilanıyla birlikte, Türklerin Yedisu bölgesindeki tüm Müslümanları kendi liderliğinde birleştirerek, bağımsız bölge oluşturmak amacıyla yerli halk arasında hükümet karşıtı propaganda bilgisininin alındığından bahsetmiştir.[39]

İsyanın başlamasıyla Kulca’daki beş Türk subayı Kırgız reisleri beraber Isık-Göl’e gelmişler. Oraya geldiklerinde yerli Kırgızlarla beraber bir harp meclisi teşkil etmişler. Kırgızlar arasında tesiri var Şabdan Batır oğlu Hüsameddin Bey de vardı. Beş Türk da onlarla birleşti.[40]  Harp işleri Adil Hikmet Bey’e verilmişti, Hüseyin, İbrahim Beyler de birer alayın kumandanı olmuşlardı. Onlar planladığı gibi gece Rus köylerini, depolarını basarak, Yedisu vilayetinde silah depoları boşaltılmıştı. Köyler de tamamıyla imha olmuştu.[41]

Türkistan Askeri Valiliği Askeri İstihbarat Birimi, ayaklanma sırasında Sarıbagış Boyu’nu bir Türk generalinin yönettiğini tespit etmiştir. Şabdan Batır oğlu Möküş Bey 1916 yılında İstanbul’a kadar gidip geldiği, ayaklanma esnasında bir Türk generalin onun yanında bulunduğu arşiv kaynaklarında görülmektedir.[42] Şabdan Batır Kırgızların Sarıbagış boyundan olduğunu hatırlarsak gelen Möküş Beyin yanındaki Türk generali daha önce belirtildiği gibi isyanda Sarıbagış boyunu yöneten general aynı olabilir. Möküş Beyin babası Şabdan Batur 1904’te İstanbul’da bulunmuştu ve Hicaz Demir Yolu inşası için 2 bin ruble altın yardımda bulunmuştu. Daha sonra Türkler ile sık sık iletişimde olmuştu, onun yanına Kırgız topraklarına gelen Osmanlı vatandaşları mutlaka uğruyorlardı. Şabdan Batır 1912’de vefat etse de oğulları Türkler ile olan münasebetleri gizlice devam ettirdikleri anlaşılıyor.

Tarihçi Tursunov bununla ilgili şöyle der:

Kısa bir süre önce Mekke ve İstanbul’a yaptığı hac ziyaretinden dönen Mukuş Şabdanov, halı üzerinde kaldırıldı ve Han ilan edildi. Yeni han ve onun destekçileri derhal isyancıları Ruslara karşı silahlı mücadeleye çağırdı.”[43]

İsyana katılanların verdiği bilgilere göre Şabdan Batır’ın oğulları ile Isık-Göl’ün Ton, Ulahol ilçelerinin manaplarının Türkiye ile bağlantıları vardı. Osmanlı onlara “bağımsız Türkistan Hanlığının kurulmasına dair söz vermişti.[44]

26 Ağustos’ta kimliği belirsiz bir kaçağı gözaltına aldım, bu kaçağın Türk olduğunu beyan etmesine rağmen icra memuruna teslim ettiğini, soruşturma sırasında onun Osmanlı tabiyetindeki Alman asıllı ajansı olduğu ve çeşitli planları var olduğu ortaya çıktığını Pişpek şehrinin idarecisi F.G. Rimseyeviçt’in 16 Kasım 1916’da Yedi-Su askeri valisi A.İ. Aleksevg’e verdiği raporda anlatılmaktadır.[45] Kırgızlara esir düşen bir Rus köylüsü, serbest bırakıldıktan sonra Rus makamlarına Koçkor’daki isiyancılar arasında iki Türk casusunun da bulunduğunu, onlardan birini bizzat gördüğünü beyan etmiştir.[46] Bilindiği üzere Koçkor bölgesi Kanat Abıke oğlu yönetimi tarafından ayaklanmıştı ve şiddetli çarpışma yaşanmıştı. Hatta Kanat Abıke oğlu 10-12 Ağustos 1916’da isyan sırasında Koçkor’un öfkeli sakinlerine “Çin, Türkiye, Afganistan ile iletişimi olduğunu, onlardan asker geleceğini, Rusya’yı birlikte alacağını ve artık Rusya yok olacak diye söylediğini” Nurmanbet kazası sakini Naizabek Tulin bildirmiştir.[47] Kanat Abukin’de tutuklu bulunan bir göçmenin ifadesinde de benzer bilgiler yer aldığını bildirmiştir.[48]

Kanat Abıke oğlu Koçkor’u Ruslardan temizledikten sonra Çüy bölgesine gelip, oradaki ayaklanan Kırgızlara yardım etmişti ve Kegeti, Sıntaş, Ken-Bulun, Yeni Tokmok, Podgrnıy, Birkulak köylerini ele geçirmişti. Demek bu konuşma Abıke oğlu Koçkor’da Türk generali ile görüştükten sonra, Rusları bölgeden püskürteceklerine, yeneceklerine dair umut olsa gerek ve Çüy bölgesine gelmiş olmalı. Kanat Abıke oğlu kendisi ilime, eğitime önem vermiş, oğullarını Orenburg’a ve Bişkek’e cedit okullarına eğitim almak için göndermiş, Koçkor’a cedit uslunda medrese açtırmıştır.[49] Belki bu sayede de Osmanlı Türkleri ile haberi vardı veya iletişim halindeydiler. Tarihçi Usenbayev onun hac görevini de yaptığını bildirmektedir. Belki hacdan sonra Türkler ile temasta olmaya başladığı söylenebilir.

1932-1936. Yıllar arasında Kırgızistan’ın başbakanlık görevinde bulunan B. İsakeyev, Şabdan’ın oğulları ve Kanat Abukin gibi bazı Kırgız önderleri casusluk yaptılar demektedir.[50] İsyan sırasında bazı Osmanlı vatandaşları ise dışarıdan olsa da ayaklanmaya destek çıkmıştır. Mesele esirdeki Fahrettin Erdoğan:

Bizler de Vakit matbaasında konuya ait birçok gizli beyannameler bastırdık. Kırgızların, Özbeklerin içine adamlarımızla gönderdik[51] der.

Türkistan askeri bölgesi karargâh başkanı General Siverstin 16 Eylül 1916’da Fergana bölgesinin askeri valisi P.P. İvanov’a çektiği telegramda yakalnan Kırgız isyancılarının verdiği ifadelere göre Kırgızları 1 Türk generali ile 2 Avrupalı yönettiğini bildirmiştir. Onlar daha önce Kastek taraftaki çatışmada da bulunmuşlardı. [52] Türk casuslarının Kırgızlar arasına geldiğini, Türkistan Genel Valisinin 6 Eylül 1916 tarihli telgrafında ve ayrıca Abdraim Serkebaev, Talip Baibulatov ve Livatanov’un ayaklanmasının görgü tanıklarının hatıralarında bahsedilmektedir.[53]

Kırgız beyleri Almanya ve Türkiye’den Ruslar elinden kurtaracağından ümitlenmişlerdir. Onların casusları Türkistan’a girerek halkın dini ve milli duygularını uyandırmış ve galeyana gelmesine neden olmuşlar. Yedisu Eyaleti Yerleştirme Dairesi Başkanı’nın 17 Kasım 1916 tarihli raporunda Türk-Alman propagandasının Türkistan’ın tamamında etkisini gösterdiğini belirtmiştir.[54] İsyan esnasında Rus yetkilileri Yedisu eyaletinin Kırgızlar yaşadığı bölgede birkaç kere Türk ve Alman casuslarını tutuklamışlar.

Arşiv belgelerinde de görüldüğü gibi Yedisu yerlileri (Kırgız, Kazak) arasına götürülen çoğunluğu subay olmak üzere bazı Alman ve Türk savaş esirleri, ve bölgeye hehangi yol ile gelen casusları propaganda yapmakta hazır meydan bulmuşlardır.[55] Yedisu’da Türk ve Alman casusları tarafından Müslümanların zihninin isyana hazırlanması gerçekleştiği belirtilir. Rusya’dan ayrılma ve eski hak ve imtiyazlarını geri kazanma umudunu besleyen Müslüman din adamları ve bölgenin feodal unsurlarıyla bağlarını sürdürdürmüşlerdir.[56]

General Kuroptakin ise 15 Aralık 1916’da yazdığı beyannamelerde beş Türk bütün Türkistan’da isyanı çıkarmasına sebep olduğunu ve onları yakalayıp, hükümete teslim edenlere ödül verileceği ilan edildi.  Adil Hikmet Bey hatıralarında 1916 sonunda Yedisu Kırgızlarının artık savunabilecek kuvveti kalmadığını, kış ayları geldiği için Kırgızlara Doğu Türkistan’a geçmelerini tasfiye ettiğini bildirir.[57]  Ancak Kırgızlar kış aylarında değil, daha Eylül, Ekim aylarında Rus kuvvetleri karşısında yenilmişti ve acımasız katliam başlayınca Doğu Türkistan’a kaçmaya başlamıştı.

İsyana katılan K. Madılbekov anılarında Doğu Türkistan’a kaçan Kırgızları Rus askerleri takip ederek Kırgızistan’ın Çin sınırına yakın Ak-Kıyaz nehrinin yakınlarında acımasızca katletmeye başladığında, Doğu Türkistan topraklarında faaliyet yürüten iki Türk subayın ortaya çıktığını ve ellerindeki silahlar ile Rus askerlerine karşılık vermek suretiyle Kırgızlara yardım ettiğini bildirir.[58] Bazı çalışmalarda ise iki değil beş Türk subayının yardıma gelerek, Rusların şahin toplarını durdurduğunu yazar.[59] İsyana bizzat katılan Kırgız bilim adamı Huseyin Karasayev’in hatıralarında, Rus askerleri şahin toplarla Kırgızları vurmaya başladığında Samıybek adlı bir Türk, 4-5 kişisiyle gelerek, uzak menzilli  silahlarıyla Kırgızlara yardım ettiler, bunlar birinci dünya savaşına katılan Türk subayları idi, onları yardımını göre Kırgızlar, daha sonra doğan çocuklarına Samıybek ismini verdiler demiştir.[60] Yine ayaklanmaya katılan ilk Kırgız tarihçisi Belek Soltonoyev, Samıybek önderliğindeki 5 Türk, Muzart nehri yanında Kırgızlara yardım etti ve Rusların ateşini durdurdu, bunları görüp cesaretlenen Kırgızlar Rusları kuşatarak savaşmayı teklif etti, ancak Türk subayları teklifi kabul etmediklerini belirtir.[61]

1916 kışa doğru savaş bitmişti. Doğu Türkistan’a kaçan Kırgızlarla beraber beş Türk da Rus arazisini terk ederek Çin hudutuna geçmişlerdi. Orada Kalmaklarla Kırgızlar arasında eskiden kan davasından dolayı şiddetli bir harbe tutuşmuşlar. Beş Türk subayı girişmiyle Kalmak harekâtları durdu.[62] Belek Soltonoyev’in aynı eserinde Kırgızlar Muzart nehrinden geçtikten sonra Kalmaklar Kırgızların önünden çıkarak ateş açmaya başladığını ve Kırgızlar da onlarla savaşmaya başladığında Kalmaklar dayanamadan kaçtıklarını belirtir. Muzart nehrinin öte tarafında Rusları durduran 5 Türk subayı, öbür taraftaki Kalmakları da durdurmuş olmalıdır.

Doğu Türkistan’a geçen Türk subayları Kırgız beyleri ile beraber oradaki Köksu adlı bir dağda saklanıyorlar. Onları takibe alan Çin askerleri, kuşatmaya kalkışmışlar, fakat oradan da sağ kurtularak Kuçar şehrine geliyorlar. Onları Kuçar’da mektep açan Osmanlı Türkü İsmail Hakkı Bey karşılıyor ve köyde saklıyor. Kuçar’da fazla kalamayıp Taklamakan çölü üzerinden Hoten’e gidiyorlar. İstanbul’dan 1914’te Kaşgar’a öğretmenlik için Cemal Paşa tarafından gönderilen Ahmet Kemal İlkul, 1916’da Kaşgar’da mektep açmıştı. Ancak onun Alman istihbaratı ile bağlantısı olduğundan Kaşgar’daki Rus ve İngiliz konsoloslukları Çin hükümetine hapsetmeyi talep ediyordu. Ahmet İlkul, 1917 yılının baharında Kaşgar valisi tarafından Kuçar şehrine gönderilmişti. Yolda giderken Aksu ve Kuçar şehri arasında bir Cam adlı köyde dinlenirken, yanlarına isyan lideri Şabdan Batır oğlu Kemal Bey ve yiğitleri yanına gelmiş, birkaç saat sohbet etmişler.  Sonra Kırgızlar Aksu tarafa, kendisi Kuçar tarafa gitmiştir.[63]

Türk Yurdu dergisi 31 Ağustos 1916’daki sayıda “Türkistan ve Sibirya Türklerinin Askerliği” adlı yazıda Rus Çarı Asya’daki 19-43 yaş arasındaki Türkleri silah altına çağırmıştır. Göçebe Kırgız, Özbek, Türkmen ve yerleşmiş Sibirya halkından asker almaktadır. Kırgız-Kazaklar 6 milyon, diğer Orta Asya halkı 6 milyon, Buhariler 1 miliyon olduğuna göre 13 milyon Müslüman Türk’ten asker seçip alacaklar. Bu karara karşı Orta Asya Halkı ayaklanmış, onlara karşı General Kurpatkin görevlendirilmiştir der. [64]

Doğu Türkistan’a kaçan Şabdan Batır’un diğer oğlu Hüsameddin Bey ile Ahmet Efendi Kuçar’dan Hoten’e gelmişler. Hüsameddin Bey Kırgızların Çin Türkistan’ında uzun müddet kalamayacaklarından dolayı, Afganistan ve İran üzerinden Anadolu’ya nakilleri meselesini görüşmeye 5 Türk’ün yanına gelmişti. Ancak Türk subayları yolun Afganistan-İran üzerinden geçmek kolay olmayacağını, yoldaki zorluklardan halkın üçte ikisini kaybedeceklerini bildirir. Hüsameddin Bey de isterse kuzeyden Rusya üzerinden de güneyden Hindistan üzerinden de gidebileceklerini söylemiştir.[65] Mistegül Mahmutbekova’nın eserinde Hüsameddin değil, Kemel ve Kaşımbek isimli bir Kırgız’ın 20 günlük mesafede bulunan Türk subaylarıyla görüşmek için gittiğini, Türkler onlara bir at ve 30 akçe verdiğini belirtmiştir.[66] Daha sonra Hoten’deki Türk subaylarını Çin memurları Şanhay’a gönderiyor. Oradan da deniz yoluyla 1921’de Türkiye’ye geliyorlar.

 

Sonuç

Türkistanlılar Rusya idaresinde ve uzak mesafede olsa da Türkiye’ye ve hilafete bağlılık hisleri çok kuvvetli idi. Çar II. Nikola’nın 25 Haziran fermanına Türkistanlıların toplu halde karşı gelmelerinde, savaştan önce İttihad ve Terakki iktidarının Türkistan’a gönderilmiş olduğu Osmanlı zabitleri ile Kafkas Cephesi’nde Ruslara esir olup da yakayı kurtarabilen Osmanlı askerlerinin de etkileri vardı. Sonuç olarak Osmanlı Devleti’nin yahut vatandaşlarının 1916 Türkistan İsyanına, onun içinde Kırgızlar arasında cereyan eden galeyana katıldıklarını, yardım ettikleri kanaatindeyiz. Arşiv belgelerinden gördüğümüz gibi 1914’te gönderilen 5 subayın içinden Adil Hikmet Bey’e Orta Asya görevi için 7 senelik yol masrafı, seyehat ve yemekleri için 1328 lira, 1925 senesinde Türkiye Cumhuriyeti tarafından ödenmesi Osmanlı’nın 1916’daki olaylar arkasında olduğunun açık bir belge ispattıdır.[67] Üstelik Türkistan’daki Rus halkının %99’u  Yedisu eyaletindeki isyan ve huzursuzluğun nedeni Türk ve Alman propagandası olarak söylemişler.[68]

1916 Milli ayaklanmasının 100. Yıldönümü Kırgızistan Cumhuriyetine devlet seviyeside birkaçkere konferans, semposzyum düzenlenmiştir. Bazı bilim adamları bu toplantılarda Türklerin isyanı çıkardığını, destek verdiklerine şiddetle karşı çıkmışlar. Ancak Osmanlı Devleti bu ayaklanma için açık yardım etmemişse de gizlice yardımını sağlamıştır. Bu hem isyana katılanların kendi hatıratlarında ve onlara şahit olanların eserlerinde belirtildiği gibi, arşiv belgeleri ile beraber, bazı araştırmacıların yazdıkları gerçekten isyanda Osmanlı desteğini önümüze sermektedir. Elbet isyanın bu kadar geniş kapsamlı ve radikal halde çıkması yerli halkın Çarlık Rusya’nın sömürge politikası yarım asırdır isyanın mayasını hazırlyordu. Osmanlı bu hazır mayayı tam pişirmek ve Türkistan halkına destekte bulunmak isteyerek, karıştığını ve bir ilişkisi olduğunu belirtmeliyiz.

Kaynakça

Arşiv belgeler.

Cumhurbaşkanlık Osmanlı Arşivi, HS. SYS. 02250-0048-001-001.

Cumhurbaşkanlığı Osmanlı Arşivi, HR. SYS, 2416/23_1, HR. SYS, 2416/23_2.

Devlet Arşivleri Başkanlığı Cumhuriyet Arşivi, F. 30-18-1-1.  K. 11. G. 55. 17.

Kırgız Cumhuriyeti Merkezi Devleti Arşivi, F. 148. O. I. D.1. L. 12-16

Kırgız Cumhuriyeti Merkezi Devleti Arşivi, F. 75. Op. 1. D. 2. L. 69

Kırgız Cumhuriyeti Devleti Merkezi Arşivi, F. 75. Op. 1. D. 2. L. 69 ob.

Kırgız Cumhuriyeti Devleti Merkezi Arşivi, F. İ.87. Op.1. D. 4. L. 1-2.

Kırgız Cumhuriyeti Devleti Merkezi Arşivi, F. İ.87. Op.1. D. 4. L. 2 ob.

 

Kitap ve makaleler

-Abdırahmanov. C. “Kırgızdardın 1916-cıldagı kötörülüşü cönündö” Ürkün, Uçkun Matbaası, Bişkek, 1993. ss. 3-59.

-Adil Hikmet Bey, Asya’da Beş Türk, (Haz. Dr. Yusuf Gedikli), İstanbul 1997.

-Erdoğan, F, Türk Ellerinde Hatıralarım, Kültür Bakanlığı Yay, Ankara, 1998,

-İlkul. Kemal A. Çin-Türkistan Hatıraları, Şangay Hatıraları. (Haz. Dr. Yusuf Gedikli) İstanbul 1999, Ötüken.

-İsakeyev B, Kırgızskoe Vosstaniye 1916 goda, Kırgızstan matbaası, Frunze, 1932.

-Çukubayev Abdıhan, Klassovaya borba i obşestvennaya mısl v Kirgizii (1900-1917), Frunze, 1967.

-İsakov Abdrasul, “XIX. Yüzyılın Sonu, XX. Yüzyılın İlk Çeyreğinde Kırgız Topraklarını Ziyaret Eden Osmanlı Vatandaşları”, Türk Tarihine Dair Yazılar-II, Ankara 2017, ss. 677-695.

-İsrailova, Ç. H., Germaniya i Tsentralnaya Aziya. İz İstorii politiçeskih vzaimootnoşeniy v godı Pervoy Mirovoy voynı (Almanya arşiv belgelerine göre) 24 Mart 2017, https://kghistory.akipress.org/unews/un_post:8540. Erişim. 08. 12. 2022.

-İsrailova Ç. H., Vosstaniye 1916 goda. Dokumentı iz Politiçeskogo arhiva MİDa Germanii, 27 Şubat 2017, https://kghistory.akipress.org/unews/un_post:8485. Erişim. 25. 12. 2022.

-Karasayev Huseyin, “1916-cıldagı kötörülüş cönündö”, Ürkün, Ala-Too Dergisi Yayını, 1993, Bişkek, ss. 205-218.

-Kubatova A, Kırgızistandagı Cadidçilik Kıymılı 1900-1916-cc. Kırgızistan Bilimler Akademisi, Bişkek, 2012.

-Kurat, Akdes Nimet Türkiye ve Ruusya, Ankara Üniversitesi Basımevi, 1970.

-Kutay, C., Ana-Vatan’da Son Beş Osmanlı Türkü, Tarih Yayınları.1962, İstanbul,

-Mahmutbekova, M., Kırgızıstandagı uluttuk-boştonduk kötörülş, Erkin-Too, Bişkek, 1996.

 –Maksütov, Baktıbek, Uluu Kötörülüş, Turar Yayınları, Bişkek, 2009.

-Nikişov P., Borba s Basmaçestvom na Yuge Kirgizii, Kırgız Devlet Matbaası, Frunze 1957.

-Ospanova, Akmaral. Kazak Ulusunun Doğuşundan Günümüze Türk-Kazak İlişkileri, Doktora Tezi, Dokuz Eylül Üniversitesi, Sosyal Bilimler Enstitüsü, İzmir, 2019.

-Razak Uulu Dastanbek. ““XX. Yüzyılın Başlarında Osmanlı Topraklarında Bulunan Kırgızlar ve Kırgızistanlılar”, Türk Tarihi Araştırmaları Dergisi, 7(2), Aralık 2022, ss. 95-110.

-Saparaliyev, Döölötbek, “ Yüzyılın Başındaki Kırgız-Türk Siyasi İlişkiler Hakkında Osmanlı ve Rus Arşivlerinden Yeni Bilgiler”, I. Uluslararası Geçmişten Günümüze Kırgızistan-Türkiye İlişkileri Sempozyumu Bildirileri, Bursa, 2017, ss. 287-296.

-Soltonoyev Belek, Kızıl Kırgız Tarıhı II, Uçkun Basımevi, Bişkek, 1993.

-Tansu, Samih Nafıs. Teşkilat-ı Mahsusa, Haz. Recep Usta, İlgi Kültür Sanat Yayınları, İstanbul, 2012.

-Tetik Ahmet, Teşkilat-ı Mahsusa, İş Bankası Yayınları, Cilt I. İstanbul, 2014.

-Z.V., Bugünkü Türkili Türkistan ve Yakın Tarihi, Enderun Yayınları, İstanbul, 1981.

-Tursunov, H., Vosstaniye 1916 goda v Sredney Azii i Kazakstane, Özbekistan SSR Matbaası, Taşkent, 1962.

-Usenbayev Kuşbek, Vosstaniye 1916 goda v Kirgizii, İlim Yayınları, Frunze, 1967.

-K., 1916 Geroiçeskie i Trageçiskie stranitsı, Şam Yayınları, Bişkek, 1997.

-Vosstaniye 1916 goda v Kirgizstane, Sots Eksiz Yayınları, Frunze, 1937.

-Vosstaniye 1916 goda v Sredney Azii i Kazakistana, Belgeler Külliyatı, SSCB Bilimler Akademisi, Moskova, 1960.

 

Süreli yayınlar.

-“Alem-i İslam, Kırgızlar”, Hikmet dergisi, Birinci sene, sayı 4, s. 4, 29 Nisan 1326, 3 Cemaziülevvel 1328,

-Troyskili Ahmed Taceddin, “Kırgızlar ve Dumanın Son Karar”ı Teârif-i Müslimîn, 13 Mayıs [1]326, C. 1, S. 4, s. 62-65.

-Zoyrini Glavsky ve Fethülkadr Süleymanof , Kırgız Sahrasından, Teârif-i Müslimîn, 19 Ağustos [1]326, C. 1, S. 12, s. 197-198.

-“Kırgız-Rus Kavgası”, Sırat-ı Müstakim , 26, Ağustos 1326, Sayı 105, s. 16.

-“Cihan Harbi ve Türkler”, Türk Yurdu, Sayı 73, S. 19-21.24 Aralık 1915, C. 4 (7-8-9).

-“Kırgız Türkleri Asker Edilecekmiş”, Türk Yurdu, Sayı 95, s. 263, 4 Kasım 1915, Cilt. 4 (7-8-9).

-“Türkistan ve Sibirya Türklerinin Askerliği”, Türk Yurdu, Sayı 116, S. 180 .24 Aralık 1915, C. 5 (10-11).

-“Kırgız ve Kafkas Türkleri ve Askerlik”, Türk Yurdu, Sayı 120, s. 238 .26 Ekim 1916, C. 5 (10-11).

 

Ekler.

-Peştedeki Kafkas, Kırım, Kazan, Kırgız, Türkistan heyetine ilgi göstererek karşıladığı ve Rusya’dan kurtulması için yardımda bulunacağı sözü için Osmanlı hariciye Nezaretinin teşekkür mektubu.

Peşte Başşehbenderliği

Aded

10729/168

Hariciye Nezaret-i Celilesine

Devletli efendim hazretleri

Kırım, Kırgız, Türkistan, Kazan Türklerinin Rus boyunduruğundan istihlâsı için teşebbüsât-ı gayr-ı resmiyede bulunmak maksadıyla i‘zâm buyurulan hey’et buraya ba‘de’l-muvâsala evvel emirde beyannâmesini Macarca ve Almanca tercüme ve tab‘ ile iştigâl eylediği sırada Macar zâdegânından ve Türklerin en hayırhâh taraftarlarından bulunan Mösyö Mikaloşen Dosemere Hey’etin Peşteye muvasalatından haberdar olunca hemen Viyana’dan buraya avdetle şereflerine meclis-i mebusan reisi ve şehremini ile beraber birçok ekâbirin hazır bulunduğu iki mükellef ziyafet keşide etmek ve esna-yı taamda bir müzika takımı icra-yı âhenk eylemek gibi eser-i hizmet ve fedakârî ibrâz eylemesi üzerine taraf-ı kemterânemden dahi iki gün sonra bi’l-mukabele Hungarya Oteli’nde bir ziyafet itâ eylemiş bunda Mösyö Dösemere ve hey’et-i murahhasa erkânı ve bazı mebus ve mu‘allimler ile Almabya Başkonsolosu hazır bulunmuştur.

Beyannamenin tab‘ı hitam bulduktan sonra hey’et delâlet-i acizî ile meclis-i vükelâ reisi Kont Tisa ve mebusan reisi ve furuk-ı muhtelife rü’esâsından ve sâbık nâzırlardan kont Alber Aponi ve Kont Jul Anderasi ziyaret edilerek murahhaslar takdim kılınmış ve takip olunan esas ve maksat hakkında izahat‑ı kâfiyede bulunularak muhtıralar bi’t-takdim şâyân-ı memnuniyet netâyic istihsâl kılınmıştır.

Bilhassa hey’et-i vükela reisi «Macaristan’ın küçük bir hükümet olduğundan böyle büyük bir meselede vazifesi bi’t-tabi mahdud olacağını ve ancak Macarların vaktiyle adem-i istiklâlin acılarını bütün eziyetleriyle tattıklarından istihsâl-i hürriyet emrinde vâki‘ olan teşebbüsat ve temenniyâtın isbatı belki akvâm-ı saireden ziyade Macarlarca takdir olunacağı bedîhî ise de henüz a‘dânın kemâ-yelîk izmihlâli tahakkuk edemediğinden bu bâbda kendisinden elbette mevâid-i kat‘iyye intizâr edilemeyeceğini zanneylediğini» beyan etmiştir.

Hey’et bundan sonra Dâhiliye ve Maarif Nâzırlarıyla Peşte Belediye Reisini ve Macaristan Akademi Reisini ve Katolik Macarların reis-i ruhânîsi olan Kardinal Çernuh’u ve cerâid-i m‘tebere idarehanelerini ziyaret eylemişlerdir. Her fırkaya mensub evrâk-ı havâdis bu hey’etin teşebbüsâtını zîr-i nazar-ı takdir ile telakki eylemiş ve haklarında cemilekârâne makaleler yazmışlardır.

Mösyö Dösemere’nin taht-ı riyâsetinde bu bâbda çalışmak için altı kişiden mürekkeb bir komite teşekkül etmiş ve bu komitenin idaresinde Macarlara Rusya Türkleri hakkında tarihî, ictimaî ve idarî daha fazla izahat i‘tâsıyla umumun celb-i nazar-ı dikkati zımnında Kânûn-ı evvel-i efrencinin on birinci Cumartesi günü Peşte’de yeni tesmiye olunan Sultan Mahmud Caddesi’ndeki büyük salonda Mösyö Dösemere’nin riyaseti altında ve Macar müsteşriklerinden Dooktor Mesaruş Efendi’nin Macarca’ya tercümesi suretiyle Akçura oğlu Yusuf Bey tarafından verilen konferansta kadın ve erkek Peşte’nin güzide ve muteber erkânından pek çok sâmi‘ hazır bulunmuş ve takip kılınan maksadı tervicen bir hayli samimi tezahürât vâki‘ olmuştur.

Ânifen dahi arz olunduğu üzere Mösyö Dösemere tarafından biri otuz kişilik olmak üzere çekilen iki ziyafetden maada işbu hey’et-i murahhasanın Macarca ve Almanca beyannamelerinin ve konferans ilannameleri ve davetiye varakalarının fevkalade müzeyyen ve mükemmel surette masarif-i tab‘iyelerinin ve konferans salon masârifinin kâffesi müşârunileyh tarafından hizmet-i müftehire olarak tesviye edilmiştir.

Müşârunileyhin Türklere öteden beri perverde eylediği muhabbet ve hürmet bi hakkın câlib-i şâyân bir dereceyi bulmuştur. Tafsilât-ı ânife Harbiye Nezâret-i Celîlesine dahi bâ tahrirât arz ve iş‘âr edilmişdir. Ol bâbda emr u fermân hazret-i men lehu’l-emrindir.

Fî 12 Kânûn-ı evvel sene [1]915,  Peşte Başşehbenderi, Ahmed Hikmet

 

-Bâbıâli Hariciye Nezareti,  Umûr-ı Siyâsiye Müdüriyet-i Umûmiyesi

Mühimme Kalemi

Hulasa: Mösyö Dösemere’ye beyân-ı teşekkür edilmesi.

Peşte Başşehbenderliği’ne

12 Kânûn-ı evvel [1]915 tarihli ve 10729/168 numaralı tahrirât-ı behiyelerinde Peşte’ye riyâsetinden bahsolunan Türk-Tatar Hey’eti Hakkında hürmet ve fedakarlığı fiilen dahi ibrâz eden ve bu suretle Türklere karşı perverde ettiği muhabbet ve meveddeti alenen izhâr eyleyen Macar zâdegânından ve Osmanlı hayırhâhânından Mösyö Mikaloş Dösemere cenablarına nezâret-i senâverânem nâmına beyân-ı teşekkür eylemenizi rica ederim. İrade efendimizindir.,                Tarih: 17 Kânûn-ı evvel [1]33

 

-Sibirya’daki Harp esiri Adil Hikmet Beye İspanya büyükelçiliği tarafından verilecek mektup belgesi

 

-Yedisu Asker Valiliğinin Osmanlı vatandaşı Hamid Efendinin Kırgızistan’ın Atbaşı ilçesinde Panislamizm fikrini yaydığı için tutuklandığına dair bildirisi.

Kırgız Cumhuriyeti Merkezi Devleti Arşivi

 

 

–1912’de Murat Akram Törö evinde 4 Türkün Müslümanlar birliği yapmak için geldiğinde tutuklandığını gördüğünü bildiren belge.

Kırgız Cumhuriyeti Merkezi Devleti Arşivi

 

1916’da Kırgızistan’ın Koçkor bölgesinde han ilan edilen Kanat Abıkeoğlu’nun isyancılara Türkiye, Afganistan ve Çin’den yardım geleceğini, Rusya’nın yok olacağını bildiren belge.

Kırgız Cumhuriyeti Merkezi Devleti Arşivi

 

-1914’te Hindistan üzerinden Orta Asya’ya gönderilen Adil Hikmet Bey’e 7 senelik görevinden döndükten sonra devlet tarafından yol ve yemek parasının ödenmesi.

Türkiye Devleti Cumhurbaşkanlığı Merkezi Arşivi

 

Dipnotlar:

* Doktora Öğrencisi. Dokuz Eylül Üniversitesi, (e-posta: dastanrazakuulu@gmail.com). ORCİD: 0000-0002-5326-2931.

[1] Kuşbek Usenbayev, Vosstaniye 1916 goda v Kirgizii, Frunze, 1967, İlim Yayınları. S. 158.

[2] Cusup Abdrahmanov, “Kırgızdardın 1916-Cıldagı Kötörülüşü Cönündö” Ürkün, Uçkun Matbaası, Bişkek, 1993. s. 10.

[3]Razak Uulu Dastanbek, “XX. Yüzyılın Başlarında Osmanlı Topraklarında Bulunan Kırgızlar ve Kırgızistanlılar”, Türk Tarihi Araştırmaları Dergisi, 7(2), Aralık 2022, ss. 95-110.

[4] Hikmet dergisi, Birinci sene, sayı 4, s. 4, 29 Nisan 1326, 3 Cemaziülevvel 1328, Alem-i İslam, Kırgızlar., Troyskili Ahmed Taceddin, “Kırgızlar ve Dumanın Son Karar”ı Teârif-i Müslimîn, 13 Mayıs [1]326, C. 1, S. 4, s. 62-65, Teârif-i Müslimîn, C. 1, Sayı 6, s. 106, Hicri: 16 Cemaziyelahir 1328, Rumi: 10 Haziran 1326, Zoyrini Glavsky ve Fethülkadr Süleymanof , Kırgız Sahrasından, Teârif-i Müslimîn, 19 Ağustos [1]326, C. 1, S. 12, s. 197-198. Kırgız-Rus Kavgası, Sırat-ı Müstakim , 26, Ağustos 1326, Sayı 105, s. 16.

[5]Saparaliyev, Döölötbek, “XX. Yüzyılın Başındaki Kırgız-Türk Siyasi İlişkiler Hakkında Osmanlı ve Rus Arşivlerinden Yeni Bilgiler”, I. Uluslararası Geçmişten Günümüze Kırgızistan-Türkiye İlişkileri Sempozyumu Bildirileri, Bursa, 2017, ss. 288-290., Usenbayev, Vosstaniy, s.79., Kırgız Cumhuriyeti Merkezi Devleti Arşivi, F. 148. O. I. D.1. L. 12-16., KCMDA, F. 75. Op. 1. D. 2. L. 69

[6] Nikişov P., Borba s Basmaçestvom na Yuge Kirgizii, Kırgız Devlet Matbaası, Frunze, 1957, s. 12.

[7] Cihan Harbi ve Türkler, Türk Yurdu, Sayı 73, S. 19-21.24 Aralık 1915, C. 4 (7-8-9).

[8] Çınara İsrailova Harehuzen, Germaniya i Tsentralnaya Aziya. İz İstorii politiçeskih vzaimootnoşeniy v godı Pervoy Mirovoy voynı (Almanya arşiv belgelerine göre) 24 Mart 2017, https://kghistory.akipress.org/unews/un_post:8540. Erişim. 08. 12. 2022.

[9] Fahrettin Erdoğan, Türk Ellerinde Hatıralarım, yeni Matbaa, İstanbul, 1954, s. 76.

[10] Ahmet Tetik, Teşkilat-ı Mahsusa, İş Bankası Yayınları, Cilt I. İstanbul, 2014, s. 169.

[11] Abdıhan Çukubayev, Klassovaya borba i obşestvennaya mısl v Kirgizii (1900-1917), Frunze, 1967, s. 70.

 [12] Çokubayev. s. 72.

[13] Tansu, Samih Nafıs. Teşkilat-ı Mahsusa, Haz. Recep Usta, İlgi Kültür Sanat Yayınları, İstanbul, 2012, s. 180.

[14]  İlkul, Ahmet Kemal. Çin-Türkistan Hatıraları, Şangay Hatıraları, haz. Yusuf Gedikli, Ötüken Neşirytaı, İstanbul, 1999,  s. 115.

[15] İlkul, s. 140.

[16] Cemal. Kutay, Ana-Vatan’da Son Beş Osmanlı Türkü, Tarih Yayınları, İstanbul, 1962, s. 58.

[17] Adil Hikmet Bey, Asya’da Beş Türk, Haz. Yusuf Gedikli, Ötüken Neşriyat, İstanbul, 1998, s. 97.

[18] Kutay, s. 65.

[19] Akdes Nimet Kurat, Türkiye ve Ruusya, Ankara Üniversitesi Basımevi, 1970, s. 445.

[20] Cumhurbaşkanlık Osmanlı Arşivi, HS. SYS. 02250-0048-001-001.

[21] Adil Hikmet Bey, s. 188.

[22] Adil Adil Hikmet Bey, s. 207.

[23], Ospanova, Akmaral. Kazak Ulusunun Doğuşundan Günümüze Türk-Kazak İlişkileri, Doktora Tezi, Dokuz Eylül Üniversitesi, Sosyal Bilimler Enstitüsü, İzmir, 2019, s. 103.

[24] Erdoğan, s.106.

[25] Usenbayev, Vostaniye, s. 80.

[26] Nikişov, s. 13.

[27] Mahmutbekova, M., Kırgızıstandagı uluttuk-boştonduk kötörülş, Erkin-Too Basım, Bişkek, 1996, s. 55.

[28]Vosstaniye 1916 goda v Sredney Azii i Kazakistana, Belgeler Külliyatı, SSCB Bilimler Akademisi,  Moskova, 1960, s. 397. 

[29] Usenbayev, Vosstaniye, s. 80.

 [30] Kırgız Cumhuriyeti Devleti Merkezi Arşivi, F. İ.87. Op.1. D. 4. L. 2 ob.

[31] Erdoğan, s.106.

[32]  İlkul, ss. 119, 171, 176, 180, 188.

[33] Ç. İsrailova Harehuzen, Vosstaniye 1916 goda. Dokumentı iz Politiçeskogo arhiva MİDa Germanii, 27 Şubat 2017, https://kghistory.akipress.org/unews/un_post:8485. Erişim. 08. 12. 2022.

[34] Kırgız Türkleri Asker Edilecekmiş, Türk Yurdu, Sayı 95, s. 263, 4 Kasım 1915, Cilt. 4 (7-8-9).

[35] Türkistan ve Sibirya Türklerinin Askerliği, Türk Yurdu, Sayı 116, S. 180 .24 Aralık 1915, C. 5 (10-11).

[36] Cumhurbaşkanlığı Osmanlı Arşivi, HR. SYS, 2416/23_1, HR. SYS, 2416/23_2.

[37] K. Usenbayev. 1916 Geroiçeskie i Trageçiskie stranitsı, Şam Yayınları, Bişkek, 1997. S. 171.

 [38] Vosstaniye 1916 goda v Sredney Azii, s. 216.

 [39] Vosstaniye 1916 goda v Sredney Azii, s. 325.

[40] Togan. Z.V., Bugünkü Türkili Türkistan ve Yakın Tarihi, Enderun Yayınları, İstanbul, 1981, s. 341.

[41] Adil Hikmet Bey, s. 212.

[42] Vosstaniye 1916 goda v Sredney Azii, s. 16.

[43] Tursunov, H., Vosstaniye 1916 goda v Sredney Azii i Kazakstane, Özbekistan SSR Matbaası, Taşkent, 1962, s. 317.

[44] Usenbayev. K., 1916 Geroiçeskie i Trageçiskie stranitsı, Şam Yayınları, Bişkek, 1997, s. 172.

[45] Vosstaniye 1916 goda v Kirgizstane, Sots Eksiz Yayınları, Frunze, 1937, s. 70.

[46] Usenbayev, Vosstaniye, s. 279.

[47] Kırgız Cumhuriyeti Devleti Merkezi Arşivi, F. İ.87. Op.1. D. 4. L. 1-2.

[48] Usenbayev, Vosstaniye, s. 280.

[49]  Kubatova, Aida. Kırgızistandagı Cadidçilik Kıymılı 1900-1916-cc, Kırgızistan Bilimler Akademisi, Bişkek, 2012, s.162., Baktıbek Maksütov, Uluu kötörülüş, Bişkek, 2009, s. 139.

[50]  Bayalı İsakeyev, Kırgızskoe Vosstaniye 1916 goda, Kırgızstan matbaası, Frunze, 1932, s. 30.

[51]  Erdoğan, s. 106.

[52]  Vosstaniye 1916 goda v Kırgızistane, Sbornik Dokumentov, s. 51.

[53]  Usenbayev, s. 279.

[54]  İsakov, A. “XIX. Yüzyilin Sonu, XX. Yüzyilin İlk Çeyreğinde Kirgiz Topraklarini Ziyaret Eden Osmanli Vatandaşlari”, Türk Tarihine Dair Yazilar II, Ankara, 2017, s. 687.

[55]  Kırgız Cumhuriyeti Devleti Merkezi Arşivi, F. 75. Op. 1. D. 2. L. 69 ob.

 [56] Vosstaniye 1916 goda v Sredney Azii, s. 307.

[57] Adil Hikmet Bey, s. 223.

[58] Usenbayev, s. 281.

[59] Maksütov, s. 87.

[60] Huseyin Karasayev, “1916-cıldagı kötörülüş cönündö”, Ürkün, Ala-Too Dergisi Yayını, 1993, Bişkek, s. 211.

[61] Belek Soltonoyev, Kızıl Kırgız Tarıhı II, Uçkun Basımevi, Bişkek, 1993, s. 126.

[62] Adil Hikmet Bey, s. 226.

[63] İlkul, s. 174

[64] Kırgız ve Kafkas Türkleri ve Askerlik, Türk Yurdu, Sayı 120, s. 238 .26 Ekim 1916, C. 5 (10-11).

[65] Adil Hikmet Bey, s. 300.

[66] Mahmutbekova, M. Kırgızstandagı uluttuk-boştonduk kötörülüş, Erkin-Too Basım, Bişkek, 1996, s. 56.

[67] Devlet Arşivleri Başkanlığı Cumhuriyet Arşivi, Fon. 30-18-1-1.  Kutu 11. Gömlek 55. Sıra 17.

[68] Vosstaniye v Kırgızistana, Belgeler Külliyatı s. 149.

Alakalı