Mahmuthoca Behbudi (1875-1919)
Büyük eğitimci, edip, allame ve halk önderi olan Mahmuthoca Behbudi 1875 yılında Semerkand’da, müftü bir ailede dünyaya geldi. Münevver bir aile ortamında olması onun edebiyat, siyaset ve marifete olan ilgisinin hızlı bir şekilde ortaya çıkmasına sebep olmuştur. Babası İslam hukuku alanında yetkin bir uzmandır ve bu alanda pek çok kitap ve makale yazmıştır. Ailesi ve özellikle babasının, Mahmuthoca’ya tesir etmemesi mümkün değildi. Bu hususu bir makalesinde zikreder; babasının okuttuğu “Hidaye” kitabının düşünce dünyasına önemli derecede tesir ettiğini kaydeder.
Mahmuthoca Behbudi edebiyat ve tarihin yanında siyaset ile de ilgilenmiştir. Mekke’ye gitme niyetiyle Arapça öğrenmeye başlar, İslam tarihi ve nazariyesi ile meşgul olmuştur. 1902 yılında Mekke’ye gitti ve Hoca ve Müfti sıfatlarını kazanarak döndü. Sonra Kazan ve Ufa’ya gitti ve Avrupa kültürüyle tanıştı. O zamanlar Kazan ve Orenburg’da Arap harfleriyle basılan dergi ve gazetelerle ortak çalışmalar yapar. Makaleleri bu gazete ve dergilerde seri bir şekilde çıkmaya başlar. Makaleleri, okul, medeniyet, eğitim, öğretim konularında teşvik edici mahiyettedir.
Özellikle Kırımlı İsmail Gaspıralı ve onun neşrettiği “Tercüman” gazetesi Mahmuthoca Behbudi’yi büyük bir eğitimci ve Özbek Milli Ceditçilik hareketinin atası derecesine yükselmesine sebep oldu. Behbudi dünya görüşünde Rusya’da etkili olan Kadet Partisi üyeleriyle görüşmesi ve onların yazmış olduğu tüzüğün tesiri çok olmuştur. 1912-1913 yıllarında Semerkand’da “Semerkant” gazetesi ,“Ayna” dergisini çıkarır. 1914 yılında Türkiye ve Mısır’a gidip önemli kitaplar ve ders kitaplarını getirmiştir. Yeni usülde eğitim programını oluşturmak için çalışmaya başlar ancak pekçok engelle karşılaşır. “Ceditçi Lideri” ve “ Ateist” olarak ilan edilir. O bunları önemsememiş ve İsmail Gaspıralı’nın eğitim konusundaki ilkelerine sahip çıkmış, ülkesinde bu değerleri hayata geçirmek için çalışır. Çok zaman geçmeden eğitimçi olarak halkın saygısını kazanır.
Behbudi Özbekçe ve Tacikçe’de 200 den fazla yazı ve makale yazmıştır. “Muntahab-ı Coğrafya-i Umumi” (Kısaca Umumi Coğrafya) (1904), “Muhtasar-ı Tarih-i İslam” (Kısa İslam Tarihi) (1904), “Amaliyat-ı İslam” (1905), “Rusyanın Kısa Coğrafyası” (1908) gibi kitaplar yazmıştır.
Behbudi edip sıfatıyla “Pederkuş veya Okumayan Çocukların Hali” dramasını yazmıştır. 1913 yılında Semerkand’da neşredilen bu dramada gençlerin (zengin veya fakir olsun) bilgili, kültürlü olmaları gerektiğini anlatmıştır. Özbek tiyatrosunun kurulmasına temel teşkil eden bu eser kendi devrinde Abdullah Kadiri’nin “Bahtsız Küyav”( Bahtsiz Damat), Mirmuhsin- Fikrî ’nin “Biferzend Açıldıbay” (Çocuksuz Açıldıbay), Hamza Hakimzade Niyazi’nin “Yengi Saadet”(Yeni Saadet) gibi tiyatro eserlerinin yazılmasında itici güç olmuştur.
Elbette Behbudi’nin halk içinde itibar görmesi Emirlik yönetimine ve belki de Bolşeviklerin niyet ve planlarına ters düşmekteydi.1919 yılında ülke dışına seyahate çıkan Behbudi ihbar sonucu Karşı şehrinde yakalandı. Said Alimhan’ın fermanı ile idam edildi.