Volga-Ural Bölgesinde Eğitim Reformu

Feyzullah Atahan*

İdil-Ural bölgesinde eğitim kurumları iki tip idi: mektep (ilk okul) ve medrese (orta ve yüksek okul). Mektep mahallenin Mollası tarafından idare ediliyordu ve her camide bulunuyordu. Dersi öğreten mahalli molla veya imam, bunlar olmadığı zaman halef tabir edilen kıdemli talebelerdir. Mektepte bölüm ve belirli öğretim programları yoktu, öğretim her bir öğrenci ile ayrı olarak dini-ahlaki hikayelerden ibaret olan kitaplar okutularak yürütülüyordu. Mektepte her şey hece usulüyle ezberletilirdi. Mesela sadece Arapça alfabeyi ezberlemek için aylar giderdi. Arapçayı öğrenmek şöyle dursun, dört ile altı yıl içinde okuma-yazma dahi öğrenilemez, mezuniyet sınava değil, belirli malzemenin okunmasına bağlı idi.[1] Öğrencilerin büyük kısmı 8-14 yaş arası erkek çocuklardan oluşuyordu. Kız çocuklar ise mollanın evinde mollanın eşi tarafından eğitim alıyorlardı. Mekteplerin giderleri ve bakımı tamamen halk tarafından karşılanırdı. Binası hem sınıf, hem de bir kaç öğrenci için yurt vazifesini karşılayan sıradan bir köy evi idi.

Medreseler de mektepler gibi camiye bağlı olarak ve mahalle din adamlarının idaresi altında bulunuyordu. Medreseler her mahallede yoktu, şehirlerde ve medresenin giderini karşılayabilecek zengin insanlar bulunduğu yerlerde ve öğretim kurumunu organize edebilecek eğitimli bir mollanın bulunduğu büyük köylerde açılıyordu. Mektepler gibi medreselerin de ne bir belirli programları ve ne belirli öğretim süreleri vardı. Medreselerde öğretimin içeriği ve metotları da XIX yüzyılın ortalarına kadar tamamen belirsizlik içindedir.[2]

İsmail Gaspıralı mektep ve medreselerle ilgili ilk tesbit ve görüşlerini “Tercüman”da şöyle yansıtmıştır: “1881 senesinde topladığım malûmata nazaran Rusya Müslümanlarında 16 bin küsur mahalle mektebi, 214 medrese-i Arabiyye mevcut olup, bu 16 bin mektepde yarım milyon Türk çocuğunun beşer sene ömürleri çürütüldüğü halde onlara Türkçe beş satır okuyup yazma bile öğretilmediğini ve ancak kıraatı Kurân, namaz duaları öğretmekle iktifa edildiğini gördüm. Bu mahalle mektepleri hiç kimsenin nezaretinde bulunmuyorlardı. Bu boş mektepler hür mektepler idiler ki, efkâr-ı umûmiyye hareketlense, mektep işine sevk edilse hayli iş görmek mümkün olurdu kanaatiyle efkâr-ı umumiyyeyi harekete getirmek ve mektep işine sevk etmek için Tercüman’ın her sayısında ve bütün seyahatlarimde bu mesele ile uğraştım”.[3]

Bu ve başka sebepler Rusya müslümanların reformculuk hareketlerini ortaya çıkardı. Abdunnasir Kursavi (1770-1812), Şihabüddin Mercani (1815-1889), Abdülkayyum Nâsiri (1824-1907) ve Hüseyin Feyizhani (1826-1866) gibi bazı İdil-Ural Tatar aydınları “ceditçilik” adı verilen reform hareketinin öncüleri oldular. Nasiri, medreselerde dini eğitimin yanı sıra tabiat ve fen ilimlerine ait derslerin de öğretim programlarına alınmasını, Rus dilinin Avrupa metodu ile öğretilmesini teklif ediyordu.[4] Bu hareket genelde Rusya’daki Türk halklarında meydana gelen iktisadi değişikliklerin sonucunda ve bunların etkisi ile canlanan bir uyanış, yenilik hareketidir. Bu hareket ilk önce eğitim alanında yenilikler getirmeyi amaçlamıştır. Tatar okullarında yeni bir okuma metodunun benimsenmesi tartışmalarıyla birlikte eski metodu savunan “kadimciler” ile yenisini savunan “ceditçiler” arasında bir mücadele başlamıştır. Bu yeni metodu savunan hareket de bu nedenden dolayı “Usul-ü Cedit” adını almıştır.

XIX. yüzyıl sonuna doğru Tatarların yoğun olarak yaşadığı bölgelerde büyük cedit medreseleri ortaya çıktı: “Galiya”, “Usmaniya” (Ufa), “Hüseyniye” (Orenburg), “Rasuliye” (Troitsk), “Muhammadiya” “Marcaniya” (Kazan) ve başka medreseler açılmıştı. Aynı zamanda Rusya devletinin milli politikasinin hayata geçirilmesi ve misyonerlik planları çerçevesinde Hristiyan ve bütün diğer gayrı Rus için okullar açılıyordu.

Kadimiler medrese eğitiminin yenileştirilmesine bütün güçleri ile karşı çıktılar, bu yönde vaazlar verdiler. Ruslar da bu kadimileri Rus imparatorluk memuriyet kadrolarına alıp maaş bağladılar. Kadimiler tarih ve dünya politikasını bilmediklerinden, farkına bile varmadan, özel Rus bürokrasisi içinde Rus emellerine tabi oldular.[5]

Rusya’dakı cedit hereketinin güçlü bir hale dönüşmesi XIX yüzyılın son çeyreğinde Gaspıralı’nın “Tercüman” gazetesi ve “Usul-i Cedit” mektepleri sayesinde olmuştur.[6] İsmail Gaspıralı “Tercüman” sayesinde tüm Rusya Müsülmanlarını uyandırabildi, eğitim seviyelerinin çağdaş düzeye getirib, milli birliğin sağlanması için ilerici hamlelerin gerçekleştirmiştir.

Gaspıralı’nın programı, mekteplerin hem içeriğinde ve hem de şeklinde değişiklikler öngörmekteydi. Onun ortaya atıp tanıttığı ilk yenilik “usûl-ı savtiyye” idi. Bu usûlde Arap harflerinin tamamı talebelere bir anda tanıtılmıyordu. Talebeler ilk derste beş harfle tanışıyorlar ve bundan sonrakı her gün bir veya iki yeni harf öğreniyorlardı. Talebelere eski usûlun tersine her harfın tekabül ettiği sesler ve onların gerçek kelimelerde fiilen kullanışları öğretiliyordu. Hem alfabeyi ve hem de kelime hazinesini öğrenmelerine yardim etmesi için ilk günden itibaren talebelerin yazı yazma tecrübelerine başlamalarına müsaade edilmekteydi. En önemli kolaylık ise yeni usûlle talebelerin ana dillerinde okuma ve yazma öğrenmesiydi. Eğitim süresi iki yıl olarak tespit edilmişti. Her ders 45 dakika, her gün en fazla beş ders, haftada altı okul günü olacaktı. Not ve imtihan sistemi getirilerek her haftanın sonunda talebeler imtihan edilecekti. Gaspıralı’ya göre bir ilk mektebin amacı, talebeye Türkçe okuma-yazma, temel arifmetik bilgisi, hat, Kur’an okuma, İslam dininin esaslarını ve ibadetlerini öğretmekti. Bununla birlikte, kısa genel coğrafya, genel tarih, İslam tarihi, hayat bilgisine giriş dersi ilave ediliyordu.

Ana ders kitabi sayılan Gaspıralı kendisi yazdığı “Hoca-ı Sibyan” kitabı  1884 yılında Bahçeseray’ın Kaytmazağa mahallesinde açtığı ilk okulda okutuldu. Hoca-ı Sibyan her biri dört ayrı sınıfa tekabül etmek üzere dört bölümden oluşuyordu. Bu ders kitabında, çoğu Gaspıralı tarafından kaleme alınmış pek çok şiir, hikaye ve halk masalına yer verilmiştir.

Gaspıralı’nın maarif reformu ilk mekteplerle sınırlanmış değildi. O, yeni usûl ilk mektepleri bitirenler için aynı doğrultuda orta mektepler açılmasını tasarlamaktaydı. 1895. yılı Müslüman meslek okulu açılması fikrini ortaya attı. Ancak bürokratik ve yasal engellerden dolayı gerçekleşmedi.[7] Gaspıralı yine “medreseler ıslahı” için de çok çaba harcamıştır. Ona göre medreseler, ana dilde geniş dini ve dünyevi müfredat ile bir çeşit modern orta dereceli okul sistemine dönüşmeliydi. Bu doğrultudaki fikirlerini daha 1881 yılında yayınladığı “Russkoe Musulmanstva” kitabında ortaya koymuştu. Dini eğitim almamış olan Gaspıralı, dini mahiyet taşıması itibariyle medrese reformunu başlama cesaretini kendinde bulamadı. Bu yüzden başlangıçta ıslahat taraftarı bazı ulemâyı teşvik etmekle yetinmişti.

Gaspıralı medrese islahi için yazdığı bazı önerileri Tercüman’da yayınladığı bir makalede[8] görmemiz mümkündür:

  • Medrese, altı ay yerine 8 veya 9 ay öğretime açık olmalı. Talebeler maddi açıdan desteklenmeli ve isteyen talebe günde 7-8 saat derse girebilmeli
  • Talebelerin medrese etrafında kaldıkları yurtlar daha iyi hale sokulmalı ve talebelere gece etütleri yaptırılmalıdır.
  • Talebeler sınıflara ayrılmalı ve her sınıfta göreceği dersler tespit edilmeli ve sene sonunda imtihana girmelidir.
  • Müderrisler, dışarıda çalışmak mecburiyetinden kurtarılmalı ve onların bütün enerjilerini ve bilgilerini talebelerinin iyi yetişmelerine vermeleri sağlanmalıdır.
  • Arapçanın öğretilmesinde daha iyi bir metot takip edilmelidir. Yazmaya ve aritmetik öğrenmeye daha çok alâka gösterilmelidir.
  • Sınıf çalışmaları, yemek ve çalışma saatleri dengeli bir şekilde organize edilmelidir.

Gaspıralı böyle usûlu cedit okulları öğretim metodunu o bölgelerde bulunan Rum okullarından etkilenerek aldığını Tercüman’da yayınladığı bir makalede söyliyor. Şemsettin Sami Beyin tercüme-i halı münasabetile yazdığı o makalede onun Yanya Rum mektebinden mezun olduğunu, o mektepde okutulan dersleri ve dillerden bahsetip, mükemmel öğretim metoduna sahipliğini anlatıyor.[9]

İlk Usul-ü cedit mektebi 1884’te ancak 12 talebe ile açılmışken, 1905’te yani 20 sene sonra, Rusya Türklerinde islah edilmiş mekteplerin sayısı beş bini geçmişti. Rusya’da Usul-ü cedit cereyanı asıl 1905 Rus inkılâbından sonra kuvvetlendi ve bundan sonra bütün milletin medeni hereketi halini aldı. Usulü cedit cereyanı yalnız mektepleri ıslah meselesinden ibaret kalmayıp, harsi ve içtimaî hayatta da garp medeniyetinin alınmasını tercih ediyordu.

*Feyzullah ATAHAN, Mamer Akademik Kurul Üyesi
____________
foto: Kul Şerif Camii (Tataristan)

[1] Giray Saynur Bozkurt. “İsmail Bey Gaspıralı ve eğitim reformu”, İsmail Bey Gaspıralı İçin, Editör: Hakan Kırımlı, Ankara, 2004, s. 294.

[2] Rafik Muhametşin, “XX. Yüzyılın Başında Tatarlarda Öğretim Sisteminin Durumu ve Problemleri”, Modern Türklük Araştırmaları Dergisi, c. 2(2), Ankara Üniversitesi, 2005, s. 36.

[3] Cafer Seydahmet. Gaspıralı İsmail Bey. İstanbul, 1934. s. 29-30.

[4] Giray Saynur Bozkurt. a.g.m. s. 291.

[5] Sefa Fuat Hekmoğlu. “İsmail Bey Gaspıralı”. History Studies, Vol. 1/1, Ankara Üniversitesi, 2009. s. 307.

[6] Ahmet Kanlıdere. “Dini Ceditçilikten Seküler Reformculuğa: İslahçi ve Ceditçilerin Zihnî Sürevenleri”. XIV. Türk Tarih KongresiAnkara: 9-13 Eylül 2002,  c. 2/2, Türk Tarih Kurumu Yayınları, Ankara, 2005,  s. 1342.

[7] Giray Saynur Bozkurt. a.g.m. s. 298.

[8] İsmail Gaspıralı, Medrese Meselesi, Tercüman, sayı 8, 1894.

[9] Cafer Seydahmet. Gaspıralı İsmail Bey, İstanbul 1934. S. 124

Kaynaklar

Seydahmet, Cafer. Gaspıralı İsmail Bey. İstanbul, 1934.

Gaspıralı, İsmail. Medrese Meselesi. Tercüman, Sayı 8, 1894. (http://ismailgaspirali.org)

Kanlıdere, Ahmet. “Dini Ceditçilikten Seküler Reformculuğa: İslahçi ve Ceditçilerin Zihnî Sürevenleri”. XIV. Türk Tarih KongresiAnkara: 9-13 Eylül 2002,  c. 2/2, Türk Tarih Kurumu Yayınları, Ankara, 2005,  s.1339-1344.

Saray, Mehmet. Gaspirali Ismail Bey ve Turk dunyasinda Egitim Reformu (1851-1914). Ankara, 1987.

Hekmoğlu, Sefa Fuat. “İsmail Bey Gaspıralı”. History Studies, Vol. 1/1, Ankara Üniversitesi, 2009. s.297-317.

Bozkurt, Giray Saynur. “İsmail Bey Gaspıralı ve eğitim reformu”, İsmail Bey Gaspıralı İçin, Editör: Hakan Kırımlı, Ankara, 2004, s. 289-302.

Muhametşin, Rafik. “XX. Yüzyılın Başında Tatarlarda Öğretim Sisteminin Durumu ve Problemleri”, Modern Türklük Araştırmaları Dergisi, c.2(2), Ankara Üniversitesi, 2005 s.33-50.

Lazzerini, Edward J. Ǧadidism at the Turn of the Twentieth Century: A View from Within, Cahiers du Monde russe et soviétique, Vol. 16, No. 2, pp. 245-277.

Tuna, Mustafa. “Madrasa Reform as a Secularizing Process: A View from the Late Russian Empire”. Comparative Studies in Society and History, Cambridge University Press, 2011, Vol.53(3) pp. 540–570.

 

[1] Giray Saynur Bozkurt. “İsmail Bey Gaspıralı ve eğitim reformu”, İsmail Bey Gaspıralı İçin, Editör: Hakan Kırımlı, Ankara, 2004, s. 294.

[2] Rafik Muhametşin, “XX. Yüzyılın Başında Tatarlarda Öğretim Sisteminin Durumu ve Problemleri”, Modern Türklük Araştırmaları Dergisi, c. 2(2), Ankara Üniversitesi, 2005, s. 36.

[3] Cafer Seydahmet. Gaspıralı İsmail Bey. İstanbul, 1934. s. 29-30.

[4] Giray Saynur Bozkurt. a.g.m. s. 291.

[5] Sefa Fuat Hekmoğlu. “İsmail Bey Gaspıralı”. History Studies, Vol. 1/1, Ankara Üniversitesi, 2009. s. 307.

[6] Ahmet Kanlıdere. “Dini Ceditçilikten Seküler Reformculuğa: İslahçi ve Ceditçilerin Zihnî Sürevenleri”. XIV. Türk Tarih KongresiAnkara: 9-13 Eylül 2002,  c. 2/2, Türk Tarih Kurumu Yayınları, Ankara, 2005,  s. 1342.

[7] Giray Saynur Bozkurt. a.g.m. s. 298.

[8] İsmail Gaspıralı, Medrese Meselesi, Tercüman, sayı 8, 1894.

[9] Cafer Seydahmet. Gaspıralı İsmail Bey, İstanbul 1934. S. 124.

Alakalı